Ruha Dokunamayışlar

11.6K 688 691
                                    

Medya: Benan Boz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Medya: Benan Boz

/Başlamadan önce buraya bir kalp bırakabilir misiniz?/

-

"Kapalı gözler ruhu seyretmenin en güzel şeklidir."

Victor Hugo

Bir insanın ruhuna nasıl dokunulabilir? Nedir bir insanın ruhunu temiz ve güzel kılan? Duygular ya da düşünceler mi? Bence kesinlikle ikisi de eşit. İçimizden geçeni kimse bilemezdi. Oysaki bizim karanlık tarafımız, ruhumuz. Peki bu dünya da temiz bir ruh nasıl bulunurdu?

Ben beyazı aradıkça en siyahı peşimi bırakmıyordu, ben masumu aradıkça en karanlığı karşıma çıkıyordu ama umut bırakılmayacak kadar büyük bir güçtü benim için... Yirmi iki yaşımda, bulabileceğime hala inancım vardı. Bazen bu gücü elimde tutmak için annem bana güç verirdi. Bu gücü elimden alansa yine o olurdu...

"Günaydın kızım, okuldan sonra eve gelecek misin yoksa Sarelerde mi kalacaksın yine?"

"Günaydın, bilmiyorum ki bir şey mi oldu?" Umarım bir şey olmamıştır çünkü Sare'de kalma isteğim henüz geçmedi.

"Yok olmadı sordum sadece gelirsen sevdiğin yemeği yaparım diye."

Bazen anneme kıyamıyordum, bu kadar anlaşmazlık bizi tüketiyordu ama arada sular durulmalıydı.

"Bakarım, şimdi okula gitmem lazım, öptüm," dedim ve telefonu kapattım.

Sabahın temiz kokusunu ciğerlerime doldurdum, sabahları havanın hep daha temiz olduğunu düşünürdüm. Kızları uyandırmaya gitmeden evden çıktım. İkisinin de bugün okulu yoktu. Okulda tek olunca çok sıkılıyordum, şükür ki Akalp vardı.

Akalp yirmi dört yaşındaydı, okulu çoktan bitmişti ve okulun 'IT' kısmında yazılımcıydı. Zehir gibi kafası vardı Akalp'in. Tanıştığımız ilk seneden beri ondan akıllısına, pratik zekaya sahip olanına rastlamadım; hatta hayatımda rastlamadım desem abartmış olmazdım. Bu çocuğun ailesini, nasıl yetiştiğini, nerede büyüdüğünü dinlemek çok isterdim. Hep anlatmak ister gibi olmuştu ama cesaret edememişti, bende zorlamamıştım. Ailesi yurt dışında, Amerika'da yaşıyordu. Bir hikayeleri olduğu çok belliydi ama ne Akalp'in anlatacak ne de benim soracak cesaretim yoktu. Manevi olarak çok yakın olsak bile bu konu onu üzdüğü için yaralarını deşmemek en mantıklısıydı. Evren'den dolayı aramıza giren bu soğukluk dün bitmişti. Belki de yakın zamanda hikayesini öğrenirdim diye umutlanmadım değil.

-

Okulun koridorları bana dar geliyordu. Uluslararası Hukuk dersinden çıkıp dedikodu yapmak için Akalp'in yanına gidiyordum, ne şahane ama diye düşündüm. Bölümümü çok seviyorum. Bazen her açıdan çok zorlayıcı olsa da Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler okumak ayrıcalıktı. Okulun ilk zamanlarında 'ÇAP' yapmak istiyordum ama bölüm dersleri bana hayliyle yetmişti. Hayalim herkesle aynıydı. Büyükelçilikte çalışmak, kim bilir belki Büyükelçi olmak...

BANA SENİ ANLAT +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin