Bir gün, iki gün derken Yokohama sakinleri bir haftayı devirdi. Dazai ve Chuuya ilişkilerinin baharını yaşıyorlardı, iki günde bir birbirlerinin evinde kalıyor, diğer ev halkını rahatsız edecek şekilde yüksek sesle sevişiyor ve ara sıra beş dakikalık tartışmalarını yiyişerek hallediyorlardı.
Yani kısacası onlar için hayat güllük gülistanlıktı.
Haftanın son gününde okul çıkışında Kyouka'yı bekleyen Atsushi, siyah saçlı kızın yanındakini görünce yüzünü ekşitti. Akutagawa, Atsushi'nin onu karşılama şekline sayıştırabilirdi, fakat ince kaşlarını çatıp susmayı tercih etti.
,, Geldim. ", dedi Kyouka kısaca.
,, Onu görüyorum. Görüyorum da, neden... Akutagawa ile birlikte geldin? "
,, Onu da davet ettim. "
Atsushi şaşkınlıkla Aku'ya döndü. ,, Ve gelmeyi kabul mu ettin? "
Akutagawa ellerini siyah yeleğinin ceplerine sokarken kaba bir "evet" ile cevap verdi.
,, Lunaparka? ", diye altını çizerek sordu Atsushi.
,, Evet. "
,, Sen ve lunapark. "
,, Evet. "
Kyouka'nın bakışları iki genç erkeğin arasında gidip geliyordu.
,, Sen kimsin ve Akutagawa'ya ne yaptın? "
Akutagawa hafif kızardı ve yüzünü başka yöne çevirdi. Atsushi yargılamıyordu kesinlikle. Sadece tuhaf buluyordu. Akutagawa, lunaparkta eğlenebilen yahut bırakın eğlenmeyi- oraya ayak basabilen birine benzemiyordu.
,, Peki.. ", dedi Atsushi, kelimeyi biraz uzatarak. ,, O halde hep birlikte gidiyoruz.. " Son cümlede sesi hala ikna olamamış gibi gelmişti.
Kyouka, sağdan soldan hem Akutagawa'nın hem de Atsushi'nin koluna girdi ve onları çekiştirerek yürümeye başladı. Atsushi'nin yüzünde mutluluktan çiçekler açarken, Aku her zamanki gibi asık suratlıydı.
Memnuniyetsizlikten değildi, orası kesin. Sonuçta Kyouka'nın teklifini kolaylıkla reddedebilirdi. Ama Atsushi'nin ona Higuchi'nin ödevlerinde yardım ettiği günden beri, Akutagawa biraz farklı hissediyordu. İçinde, Atsushi ile arkadaşlık kurmak isteyen bir esinti vardı.
Akutagawa, Atsushi'yi bildiği günden beri onu kıskanmaktan ve onunla tartışmaktan başka hiçbir şey yapmamıştı. Kendisi her ne konuda olursa olsun, ne kadar çabalasa da Atsushi her zaman bir puan öndeydi. En kötüsü de, Atsushi en küçük başarısında bile övgü alıyordu. Bu Akutagawa'yı çoğu zaman öfkelendiriyordu.
Hatta bir sene önce bundan dolayı bir kavga yaşanmıştı. Akutagawa ve Atsushi okul bahçesinde ağız dalışına girmişlerdi. Sonra Dazai kalkıp, "Atsushi senden daha iyi olduğu için kendini yiyip bitiriyorsun, değil mi?", diyince, Aku Atsushi'yle, Chuuya da Dazai'yle okul bahçesinin ortasında birbirlerini neredeyse öldüresiye dövmüşlerdi.
Dört çocuk da yara bere içinde önce okul müdürün odasına, ardından da revire gönderildi. Orda Dazai Chuuya'nın damarına tekrar basınca yeniden kavga etmeye başlayıp, tekrardan birbirlerine daldılar.
Üç genç de kısa bir yolu yürüdükten sonra lunaparka vardılar. Hoparlörlerden çalan şaşalı müziğe karışan, her yönden yüksek çığlık ve kahkaha sesleri geliyordu. Yiyecek ve atıştırmalık kokuları havayı dolduruyordu ve insanlar etrafta farklı aletlere binmek için yürüyor ve sıraya dizilmişlerdi.
Atsushi başını Kyouka'ya eğdi. ,, Öncelikle hangisine binmek istersin? "
,, Krep. "
,, Eh? "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tatlı Rekabet [ TAMAMLANDI ]
Fanfictionİki ailenin yıllardır komşu olması yetmezmiş gibi, bir de karşı karşıya pastane açınca gereksiz ama fazlasıyla ciddi bir rekabete girilmişti. Yaz tatilin de başlamasıyla, oğullarını yanlarında çalıştırmaya karar verdiler. Dazai Chuuya'dan hoşlanmıyo...