Çoğu kişi için hem beklediği hem de tüh be dediği o gün gelmişti, çünkü bugün tiyatro, yarın ise okul vardı. Dazai ailesiyle okula vardı ve hepsi arabadan inince, babasından ve kardeşlerinden vedalaşarak önden hızlı adımlarla ilerledi. Tiyatro salonuna doğru giderken kolundaki saatine baktı.
Sahnede bir cüce oynayacağı için asla heyecanlı değildi. Onun yerine bir prens yahut kötü karakter bile olmayı yeğlerdi. Ya da bir ağaç, bir taş, bir bank. Ama en azından tek değildi diye düşünüyordu. Chuuya yanındaydı.
Dazai kalabalık tiyatro salonuna girdi, gözleri her fırsatta etrafını saran hareketliliği tarıyordu. Sahne hazırlanıyordu ve öğretmenlerin bazıları ya ayakta duruyor, yardım ediyorlardı ya da çoktan yerlerini almışlardı. Dazai gözlerini gezdirdi ve matematik hocasını gördü.
,, Ah, Kunikida sensei!~ ", diye seslendi. Yanakları kızardı, gözleri dahi gülümsüyordu ve elini havada sallayarak onu neşeyle, fazla göze batan bir şekilde selamladı.
Kunikida Doppo kesinlikle Dazai'yı... sevmemek değil, hoşlanmamak da değil.. sorunlu bir öğrenci olarak gördüğü için, bir tür koruma mekanizma oluşturarak artık otomatikman ona karşı ciddi ve "kabaydı".
Geçiştirircesine selamına karşılık verdi ve Dazai bunun ardından sahne arkasına daldı. Her öğrenci bir amaç için aceleyle etrafta dolaşıyor, sahne donanımlarını kontrol ediyor, oyuncu arkadaşlarıyla repliklerin provasını yapıyor ya da kamera arkası görevlerinde yardımcı oluyordu.
Kostümlerin giyildiği bölüme vardı. Chuuya ve diğerleri hazır gözüküyorlardı. Akutagawa'nın kostümü belki de en göze çarpandı.
Başından aşağı bir çemberin içindeydi. O çemberin içi siyah, simli ince bir tül ile kaplıydı. Tülün arkasından Akutagawa'nın soluk beyaz yüzü, simsiyah giyimi gözüküyordu. Çember o siyah kıyafete sabitlenmiş gibi dursa da, Akutagawa yine de iki eliyle tutuyordu onu. Yüzüde hafif bir makyaj vardı.
Dazai gülümseyerken onlara yaklaştı. Yaklaştıkça Chuuya'nın homurdanma sesi daha da çoğalıyordu. Görünüşe göre o, şirin mavi, yeşil ve oldukça basit gözüken kostümün içinde pek memnun değildi.
Akutagawa başı ile Dazai'yı selamladı, ardından telefonu çalınca biraz öteye gidip, telefona cevap verdi.
Dazai kırık bir sırıtışla Chuuya'yı izliyordu. ,, Bak, dalga geçmek için demiyorum, gerçekten çok şirin oldun Chuu. "
,, Seni de göreceğiz! "
Esmer olan kıkırdadı ve Chuuya'nın arkasına geçip, kollarını ona sardı. Çenesini kızılın kafasına koydu.
Chuuya kaşlarını çattı. ,, Senin de hazırlanman lazım. "
Dazai ,, Yeni geldim, bi soluk alayım! ", diye sızlandı.
Birden odadaki herkes Aku'nun sesli bir şekilde ıslık çalmasına zıpladı. Ayna kılıklı çocuk elleriyle sertçe alkış edip, hala konuşanlara tepki verdi.
,, Herkes çenesini kapasın, derhal! "
Makyaj masanın üstüne koyduğu telefonu tekrar elinde aldı ve Dazai ve Chuuya'nın yanına döndü.
,, Dazai? " Bu Atsushi'nin sesiydi. Aku hoparlöre almıştı.
Chuuya ve Dazai şaşkınlıktan gözlerini kırpıştırarak telefona baktılar.
,, Uhm, buyur? "
,, Dostum.. trafik var... Sanırım biz yetişemeyeceğiz. " Atsushi'nin sesi yorgun ve mahzun geliyordu.
Odadaki enerji birden soldu. Herkesin yüzünden hayal kırıklığı okunuyordu. Dazai tam olarak nerde olduklarını sordu ve cevap olarak otobanın ortasında, şehrin diğer tarafında olduklarını aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tatlı Rekabet [ TAMAMLANDI ]
Fanfictionİki ailenin yıllardır komşu olması yetmezmiş gibi, bir de karşı karşıya pastane açınca gereksiz ama fazlasıyla ciddi bir rekabete girilmişti. Yaz tatilin de başlamasıyla, oğullarını yanlarında çalıştırmaya karar verdiler. Dazai Chuuya'dan hoşlanmıyo...