Tiyatro salonu tamamen sessizdi. Koltukların tek bir tanesi bile boş değilken tüm gözler sahnenin üzerindeydi. Salon tamamen karanlıktı ve herkes heyecanla oyunun başlamasını bekliyordu. Birden sahnenin ortasına parlak bir ışık tutuldu ve o ışığın altından genç bir kız elinde bir mikrofonla belirledi.
,, Bir varmış bir yokmuş, Pamuk Prenses adında, olağanüstü güzelliği nedeniyle cezalandırılan bir kız varmış. Şimdi, cezalandırılmak derken ne demek istediğimi soruyorsunuzdur. Evet, bu sadece güzelliğin ve gerçek aşkın hikayesi değil, aynı zamanda karanlık ve zulmün, dostluk ve güzellik kadar kıskançlığın ve nefretin de var olduğu bir hikaye. O halde lütfen rahatınıza bakın ve Pamuk Prenses'in bu büyüleyici hikayesine ve onun dünya diyarlarındaki yolculuğuna tanıklık edin! "
Kız perdenin arkasına geçerek sahneden kayboldu. Işıklar yavaşça açıldı ve sahnenin üzerindeki dekorlar gözükmeye başladı. Topuklu ayakkabılarla sert ve sesli bir şekilde sahneye giren ilk oyuncu teşfik etti. Üzerinde uzun, lacivert bir pelerin vardı ve saçları beyaz ve uzundu.
,, Ayna, uyan! "
Ayna gözlerini açtı. ,, Buyrunuz, Kraliçe. "
,, Oğlum çekiyor musun? ", diye fısıldadı Odasaku.
Fyodor şimdiden sıkılmıştı. ,, Baba, cücelerin gelmelerine daha çok var. "
,, Eh, tamam.. "
Kraliçe sihirli aynasına daha da yaklaştı ve gür sesiyle tiyatro salonunu inletti. ,, Ayna ayna söyle bana, var mı benden güzeli bu dünyada? "
Ayna kraliçesine soğuk ve samimiyetsiz bir gülümseme ile baktı. ,, Siz, Kraliçe, dünyalar güzelisiniz, lakin evet, sizden daha güzeli var bu dünyada. "
Kraliçenin gözleri büyüdü ve sinirden yanakları kızardı. ,, Bu nasıl olabilir? Kim o, kim! "
,, Pamuk Prenses dünyanın en güzeli. "
Kötü kalpli kraliçe önüne döndü. Aynanın sözlerini duyan kraliçenin yüzü öfke ve nefretle doldu. Gözleri öfkeden kırmızıya döndü ve tüm vücudu gergin ve katıydı. Duyduklarına inanamıyordu, Pamuk Prenses'in güzelliğine karşı kıskançlık ve imrenmeyle dolup taşıyordu. Sihirli aynadaki kendi yansımasına baktı (güya) ve kaşlarını çattı, kusurlardan başka bir şey göremedi. Kimsenin ondan daha güzel olamayacağını düşünen Pamuk Prenses'i cezalandırıp güzelliğini elinden almaya kararlıydı.
Sonra salon tekrar karardı. Tüm ışıklar söndü. Yosano'nun gözleri Kouyou'yu arıyordu ama bir türlü yerini tespit edemedi. Kollarını göğsünde birleştirdi ve bozuk bir moral ile arkaya yaslandı.
O sıra da Verlaine, Kouyou ve Tachihara diğer tarafta, uçtaki koltuklarda oturup, karanlık sahne ile bakışıyorlardı.
Sahneye tekrardan ışıklar yandı. Yapay bir kuyu vardı sahnenin ortasında. Kuyunun üstündeyse beyaz, yapay duran güvercinler. Sağ tarafta kartondan yapıldığı belli olan bir kule, kulenin de bir penceresi vardı. Cam kenarında da bir güvercin vardı, yerde de çiçekler ve birden kuş cıvıltı sesleri duyuluyordu.
Sol taraftan sahneye çıkan, üstünde eski püskü, paçavra denilecek kadar yırtık pırtık bir elbise giyinik olan güzel bir... erkekti?
,, Dazai mı o- " Odasaku gözlerini birkaç kez kırpıştırdı.
Fyodor'un gözleri büyüdü ve elindeki kamerayı alelacele açıp sahneye tuttu.
,, Bu... bu mükemmel. Bu mükemmel ötesi, bu tam bir rezillik.. baba bunu Facebook da paylaş tüm sülalemiz bunu görmeli- ", diye fısıldadı heyecanla.Odasaku ve Yosano gözlerine inanamıyodu, ama çoğu seyirci aynı şoktaydı.
Dazai yutkundu ve başını dimdik tuttu. Kuyuya doğru yürüdü ve seyircilerin fısıltılarını duymamazlıktan gelmek için savaşıyordu. Kuyunun önüne eğildi ve kovanın iplerini çekiyormuş gibi yapmaya başladı. Derin bir nefes verdikten sonra yumuşakça bir şarkı melodisi mırıldanmaya başladı. Arkadan aynı melodi çalmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tatlı Rekabet [ TAMAMLANDI ]
Fanficİki ailenin yıllardır komşu olması yetmezmiş gibi, bir de karşı karşıya pastane açınca gereksiz ama fazlasıyla ciddi bir rekabete girilmişti. Yaz tatilin de başlamasıyla, oğullarını yanlarında çalıştırmaya karar verdiler. Dazai Chuuya'dan hoşlanmıyo...