Bloody Mary

309 37 4
                                    

Cumartesi sabahı kütüphane neredeyse bomboştu. Sidra ve Regulus beşinci sınıf müfredatını büyük ölçüde öğrenmiş, ders kitaplarında ilerlemiş, altıncı ve yedinci sınıf Karanlık Sanatlara Karşı Savunma ve Tılsım ders kitaplarını ele geçirmeyi başarmışlardı.

İkisinin de nasıl yapılacağını bilmediği ve hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadığı şeyleri denemenin bir faydası yoktu. Elbette, Görünme ve Asasız Büyü üzerine kitaplar vardı, ama bu konularda iyi bir temel olmadan, sadece kelimelerin pekte işe yaradığı söylenemezdi.

"Bu yeterince iyi değil." Regulus kitaplardan birini kapatırken içini çekti. "Bunların hepsi okul eğitimi. Okulda eğretilemeyecek kadar güçlü şeylere ihtiyacımız var."

Dumbledore'un ofisinden aldığı kitabı çantasından çıkardı. Sidra kitaba şüpheyle baktı. "Emin değilim..."

Sidra'nın tereddütlerine rağmen kitabı açtı. Ve Sidra meraktan başka bir şey yapamadan daha iyi görebilmek için yaklaştı.

İlk sayfalardan biri İçindekiler olarak etiketlenmişti. Kız gözlerini listelenen maddelerin üzerinde gezdirdi. "Bir Hortkuluk yaratmak mı? Bunun ne anlama geldiğini bile bilmiyorum." Okumaya devam etti. Liste çok kısaydı. "En güçlü bağlama büyüleri... Zehirli fauna ve flora... Canavarlar ve onların nasıl kontrol edileceği..." Durdu. "Sanırım bu kitabın öğrencilere verilmemesinin bir nedeni var."

"Eğer çok fazla olursa durabiliriz."

"Peki, tamam. Yanlışlıkla bir canavar çağırırsak hafta sonumu mahvetmek istemiyorum. O yüzden buna başka bir gün başlayabiliriz." Saate doğru baktı. "Aksi takdirde, işimiz bitti diyebilirim. Biriyle buluşmam gerekiyor."

Aslında Sirius'la buluşmayı ayarlamıştı. Son birkaç haftadır ara sıra buluşuyorlardı ve bunu asla kabul etmeyecekti ama onu özlemişti. Hayatındaki ciddi şeylere bir ara vermek tam da ihtiyacı olan şeydi.

Regulus tartışmaya yer bırakmadan, "Seninle yürüyeceğim," dedi.

Sidra'yla birlikte Quidditch sahasına kadar sessizce yürüdü. Aralarındaki sessizlik her bozulduğunda Sidra'nın içindeki küçük bir ses -belki de hayal gücünün sesiydi- bu sessizlikte Sirius'un ona çıkma teklif etmek için cesaretini toplayıp toplamadığını merak ediyordu.

Sirius elinde süpürgesiyle çoktan oradaydı. Sidra'nın onu ya da Sirius'la olan arkadaşlığını onaylamadığını bildiği arkadaş grubuyla yüksek sesle konuşuyordu. Sidra'yı her şeyden önce bir Slytherin olduğu için sevmiyorlardı, yeşil kravatına bakmalarından ve onları duymadığını düşündüklerinde onu arkasından kötü yorumlar yapmalarından bu çok açıktı. Soğuk davranmalarının bir başka nedeni de ilk hafta içlerinden birine ceza vermiş olması olabilirdi. Ama o bunu kesinlikle hak etmişti.

"Görünüşe göre kız arkadaşın burada." Sirius'la alay ettiler ve dağılmaya başladılar. "Ama kardeşini daha çok seviyor gibi görünüyor." İçlerinden biri güldü.

Sirius'un bakışları onun üzerindeydi. "Gelmene şaşırdım." Dikkati hemen Regulus tarafına kaydı ve bakışları sertleşti. "O kalacak mı?"

"Ne? Sidra'nın tüm ilgisini çalacağımdan mı endişeleniyorsun?"

Sirius alay etti. "Beni bir maçta yenemeyeceğinden mi endişeleniyorsun?"

"Bu bir meydan okuma mı?"

Omuz silkti. "Olabilir, kaybetmekten korktuğunu biliyorum."

"Ah, kardeşim," diye sırıttı Regulus. "Sanırım ikimiz de kimin kaybettiğini biliyoruz."

Sirius'un dudakları ince bir çizgi oluşturdu. "Elbette kal, ama ben olsam salmayı planladığım Bludger'lara karşı dikkatli olurdum."

Sidra gözlerini devirdi, ikisinin atışmasını izlemekten sıkılmıştı. "Reg..."

Filthy Purebloods | ʳᵉᵍᵘˡᵘˢ ᵇˡᵃᶜᵏHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin