Sıcak Çikolata
♫⋆。♪ ₊˚♬ ゚.
Bir pazar akşamıydı. Annem ile Hae teyze, cam kenarında kahvelerini içip sohbet ederken, babam Chrislerin evinde Chris ve onun babası ile birlikte maç izliyor. Peki ya ben?! Benim de orada olmam lazım...
Annem tipik bir Amerikan annesi olarak “Senin ne işin var canım orada? Gel bak biz ne güzel kadın kadına oturuyoruz.” diyerek Chris'e giden bütün yollarımı kapamıştı. Ama ben kararlıyım, o eve gidecektim. Maç falan umurumda değildi, burada tek başıma ukulele çalmaktansa orada Chris'i izlemeyi tercih ederim.
Anneme, Chris'ten ödevim için yardım isteyeceğimi söyledim. Bu ufacık, beyaz, zararsız yalanım üzerine izni koparmaya başarmış ve hızla karşı daireye geçiş yapmıştım. Kapıyı açıp beni karşısında Gören Chris, maç izlemekten sıkıldığı için “iyi ki geldin!” diyerek bana dünyayı kucaklayıp vermişti!
Babam ile babası başka bir şey görmüyor, maçlarını izlerken biz Chris ile mutfağa geçtik. Chris sıcak çikolata yaparken ben onu izliyordum, asıl çikolata oydu da haberi yoktu. Beyaz çikolata...
"Biraz da atıştırmalık çıkarayım, film izleriz; uyar mı?"
Gülümsedim, "Uyar, hatta çok güzel olur. Babamla baban gibi maç sevdalısı olmadığın için çok mutlu oldum şu an."
Güldü, "Aslında ara sıra maç izlerim, büyük takımlar falan. Ama bu akşam hiç maç havamda değilim, zaten benim tuttuğum takım yeniliyor." dediğinde ben de güldüm. Hayallerimin adamı ya..!
Hazırladığı atıştırmalık tabaklarını da tepsiye koyduktan sonra onun odasına geçtik. Laptoptan bir film açtı, ben de odasındaki mavi koltukları birbirlerine yakınlaştırıp küçük pufu önümüze gelecek şekilde koydum, böylece laptop için yer oluşmuştu. Koltukların ortasındaki komodinin üzerine de de tepsiyi koyduktan filmi açtık.
"Bu filmi izledin mi?"
Kafamı iki yana salladım, "İzlemek istiyordum ama."
"Çok seveceksin."
Kupamı elime aldım, "Sakın spoi verme!"
Tepkime gülerek ağzına bir parça çikolata attı. Arkama yaslanarak filmi izlemeye başladım, gerçekten de ne zamandır izlemek istediğim ama bir türlü vakit bulamadığım bir filmdi. Güzel bir ortam oluşturmak istiyordum bunun için, ve şansa şu andan daha güzel bir ortam yoktu.
♫⋆。♪ ₊˚♬ ゚.
Filmin bitmiş, erkanda yazılar çıkmaya başlamıştı. Kollarımı uzatıp gerindim, bir buçuk saattir bu küçük koltukta oturmaktan kemiklerim ağrıyordu. Derin bir iç çekerek tekrar arkama yaslandım, filmin etkisinde kalarak gülümsüyordum.
"Film çok güzeldi! Sonu çok da çok-..." Chris'e döndüğümde onu arkasına yaslanmış, bacaklarını da kendisine çekerek uyuduğunu görünce anında sessizleştim. Uyuyakalmış bu hali... Çok sevimli!
Kollarımı koltuğun kenarlarına yaslayarak onu daha yakından izlemeye koyuldum. Çok yoruluyor olmalıydı, fazla çalışıyor sonuçta. Uyurken tüm enerjisini topluyordur umarım, onu yorgun görmeyi sevmiyorum. Uyurken nasıl bu kadar mükemmel görünebilir..?
Dönüp bilgisayarı kapattıktan sonra boş kupaları ve tabakları tepsiye koyup onları mutfağa götürmek üzere odadan çıktım. Bulaşıkları hızlıca sudan geçirip kenara dizdim. Hae teyzeye iş çıksın istemedim açıkçası. Özellikle Chris'in odasına dönerken göz ucuyla salona bakınca Hae teyzeye acımıştım. Maç izleyen erkeklerin, ortalığı dağıtmaktan keyif aldığını herkes bilir...
Odaya döndüğümde Chris hala aynı pozisyonda uyuyordu. Koltuğa oturup ona döndüm tekrar. Bu gece dolunay vardı ve sanki bana inat yaparmış gibi bütün ışığını Chris'in yüzüne vuruyordu. Zaten ışıl ışıl parlayan yüzü, dolunay sayesinde şimdi sanat eserine dönüşmüştü.
Kendime engel olamayıp elimi uzattım, parmaklarımı yüzünde gezdirdim nazikçe. Önce saçlarında, sonra yanaklarında gezen parmaklarım; dudaklarında durunca midemin adeta kasıldığını hissettim.
Neden beni görmüyorsun Chan?
Hiçbir şeyin farkında olmadan beni küçük kız kardeşi olarak görüyordu, o zaten abilik duyguları ile büyümüş biriydi. Çünkü bir erkek kardeşi vardı, annemler konuşurken duymuştum. Kardeşi Avustralya'da yatılı okuduğu için orada kalmaya devam ediyordu. İki sene sonra dönecekti. Yani Chris hep abiydi, hep vardı bu abilik içgüdüsü. Benimle oluşmamıştı.
Ama keşke beni o Avustralya'daki kardeşi gibi görmeseydi, bu beni sadece zora sokuyor. Bu kadar yakın olmasaydık, onun için komşu kızı olsaydım belki bir umut diye düşünürdüm. Mesafeler aslında çok da kötü değildi, bazen.
Dolgun dudakları ve masum yüzüyle Ay ışığı altında karşımda dururken beynimin kıvrımları gibi büzülen midem yüzünden, bu acıya daha fazla dayanamamış; elimi çekip yavaşça yüzüne doğru yaklaşmıştım. Kalp atışlarım tüm odayı doldurabilirdi, fazlasıyla kızlı çarpıyordu. Onu duymamazlıktan gelip dudaklarımı dudaklarının hemen kenarına bastırdım.
Onu bu şekilde öpmek haddim değildi belki, saygısızcaydı hatta. Uyanık olsaydı beni anında itip ne yaptığımı soracağına emindim. Evet, tüm bunları biliyorum... Ama şu aklımı kullanabileceğimi zannetmiyorum.
Bu masum öpücüğüm, canımı daha çok acıtırken hızla yerimden kalkıp derin bir nefes aldım. Köşede duran ince pikeyi Chris'in üstüne örttükten sonra odadan çıktım. Telaşlanmış, avuçlarımın içi terlemişti. Salondakilere görünmeden evden çıkıp evime girdim. Odama girdiğim gibi yatağımın içine girip kafamı yastığıma gömerek çığlığı bastım!
Bu minicik öpücük bile beni bu hale getirdiyse Chris'in beni fark edip karşılık verdiği bir evrende ne halde olurum tahmin bile edemiyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aleatory | Bang Chan
FanfictionMelodiler, ritimler, sözler ve notalar; bir de benim küçük ukulelem. 27.12.2023 ©adoyyakli