Küçük Kız
♫⋆。♪ ₊˚♬ ゚.
Komşuluğun ölmemesi çok güzel; hele ki karşı komşunuzun oğlu dünyanın en karizmatik ve tatlı insanıysa!
Annem yine "MİLEYY" haykırışı ile ukulele performansımı yarıda kestiği için sinirle odamdan çıkıp mutfağa gitmiştim ama bana bir tabak yemek uzatıp karşı komşu Hae teyzelere götürmemi istediğinde tüm öfkem uçup gitmişti.
Onlar geleli iki ay olmuştu ve iki aydır Chris ile karşılaşmak için neler yaptığımı tahmin bile edemezsiniz! Sabah sporuna bile başlamıştım çünkü bu Avustralya prensi her sabah 6'da koşuya çıkıyor. Kendime inanamıyorum...
Chris üniversite okuduğu için onunla karşılaşmak pek mümkün olmuyordu. Haftanın her günü dersi yoktu, ayrıca sadece pazartesi ve perşembe günleri benimle aynı saatte evden çıkıyordu. Denk geldiğimiz zamanlarda da bana o kadar tatlı gülümsüyordu ki, tüm gün onu düşünmekten okulda zamanın nasıl geçtiğini anlamıyordum!
Tüm bunlara rağmen can sıkıcı bir şey vardı ki; o da Chris'in bana çocuk muamelesi yapması.
Haksız sayılmazdı, ama üç yaşın çok da fazla bir fark oluşturduğunu zannetmiyorum. En azından bu bana göre böyleydi. Çünkü o üniversite birinci sınıf iken ben lise birinci sınıfım. Ben üniversiteye geçtiğimde o son sınıfa geçecek. Üstelik üniversitede çok güzel kızlar vardır... Şansım çok düşük.
Ama bu umutsuzluğa kapılıp vazgeçeceğim anlamına gelmiyor~
Kapıyı çalıp beklemeye başladım. Hae teyze kapıyı açtığında en prenses gülümsememi sundum, "İyi akşamlar, annem bunu gönderdi."
"Çok teşekkür ederiz." diye sevecen bir şekilde tabağı aldı, "Ben tabağı verene kadar içeride beklemek ister misin?"
Çok isterim ama bunu size belli edemem ahjumma.
"Hemen geri vermenize gerek yok aslında."
"Yeğenimin doğum gününü kutladık, onun pastasından koymak istiyorum; lütfen içeri geç. Hem çocuklara da bir selam verirsin." ısrar ettiğinde mecburen içeri girdim. Tabii, kesinlikle mecburen.
"Şu oda tatlım." diyerek Chris'in odasını işaret etti ve mutfağa gitti. Bir keresinde akşam yemeğine davet ettikleri için gelmiştik ama diğer odaları gezme fırsatım olmamıştı. Üstelik Chris evde bile değildi, benim için hayal kırıklığı dolu bir akşam yemeği olmuştu anlayacağınız.
Kapıyı tıklattım, "Gelebilir miyim?"
Kapı anında açıldı ve Chris o ışık saçan tebessümü ile bana baktı, "Kim Mil? Hoşgeldin, içeri girsene."
Kenara çekildiğinde içeri girip odadaya göz gezdirmeden önce kuzenine baktım. Chris kadar yakışıklı ve karizmatik olan bu çocuk bana genlerime küsme sebebi vermişti. Neden benim kuzenlerim arasında böyleleri yok?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aleatory | Bang Chan
FanfictionMelodiler, ritimler, sözler ve notalar; bir de benim küçük ukulelem. 27.12.2023 ©adoyyakli