Kafamın içinde çalan şarkı hep aynıydı.
Chris bizim apartmana tanıştığından beri bildiğim tek şarkı oydu; melodiler, ritimler hep Chris ile ilgiliydi. Ukuleleler, gitarlar, piyanolar sadece Chris için çalınırdı.
Kaç sene geçti üstünden, hala onu ilk gördüğüm andaki heyecanı taşıyorum üzerimde. Kapının açılma sesini duyduğum an işimi gücümü bırakıp ona koşuyorum, onu kapıda karşılamaktan asla gocunmuyorum. Birlikte yaşadığımız bu ev benim sarayım ama Chris bir prensten çok daha fazlası.
Küçüklüğümden beri müzikle ilgilendim, beni tanıyan herkes şarkıcı olacağımı; olmasam bile müzikle alakalı bir iş yapacağımı düşünürdü. Hatta buna eminlerdi.
Yıllar önce Chris tarafından reddedilmiş, müziğe de veda etmiştim. Şimdi bunu bilenler aptal olduğumu düşünüyorlardı. Müzik kulağı çok iyi olan birinin sırf sevdiği kişi yüzünden hayallerinden vazgeçmesini aptalca buluyorlardı.
Ama biz daha doğmadan belliydi kaderimiz. Fransa'ya aşık bir genç kızdım, Fransızca öğrenmek için canla başla çalıştım. Ve bunu yaparken asla yorulmadım, hep mutluydum. Ukulele çalmaktan daha eğlenceliydi. Yani Chris beni reddederek aslında bana çok büyük bir iyilik yapmıştı. Çünkü gerçek ilgi alanımı bulmuştum. Müziğe olan ilgimin ise kendi tutkum olduğunu değil, babamın yönlendirmesi ile geliştiğini anlamıştım.
Şimdi ise sıradan bir müzik öğretmeni olmak yerine uluslararası bir şirkette Fransızca tercümanlık yapıyor ve gerçekten hayallerimi yaşıyordum.
Chris'in iki katlı müstakil evinde onunla birlikte yaşamama izin vermesi mümkün olmayan babam, Chris'in bana evlenme teklifi ettiğini söylediğimde biraz daha sıcak bakmıştı duruma. Aslında tam olarak birlikte yaşıyor da sayılmazdık. Bu ev benim iş yerime çok yakındı, bu yüzden burada kalmak mesafe açısından çok rahattı. Chris ise çoğunlukla şirkette kalıyordu çünkü yoğun çalışıyordu. Geçtiğimiz aylarda bizzat kendi seçtiği üyelerden oluşan grubu çıkış yapmıştı, Chris hem kurucuları hem de menajerleri olarak onlarla ilgilenmek zorundaydı. Babam da sırf bu yüzden izin vermişti. Evde fazla baş başa olmayacağımızı düşündüğü için.
Yani pek de öyle sayılmazdı. Bazı geceler şirkette kalıyor olsa da illa ki eve dönüyordu, dönmese de ben şirkete gidip onunla vakit geçiriyordum. Ama babamın bunları bilmesine gerek yoktu tabii.
Bu arada evlilik teklifi demişken... Ah, canım yüzüğüm!
Bana yazdığı yeni şarkısını söylerken, şarkının sonuna melodik bir şekilde evlilik teklifini de sıkıştırınca başta şaka yaptığını ya da gerçekten şarkı sözü olduğunu sanmıştım. Ama gitarını kenara koyup cebinden kırmızı kutuyu çıkardığında şaşkınlıktan ve mutluluktan bayılmama ramak kalmıştı.
Hayır henüz evlenmemiştik ama bu kocam da kocam diye ortalıkta gezmediğim anlamına gelmiyordu. Onu her zamankinden daha çok seviyordum, daha doğrusu sevgimin boyutu gün geçtikçe artıyordu.
Bizden önce ve biraz da aceleci davranan canım arkadaşlarım Sue ve Felix, birkaç ay önce evlenmiş; bize evliliğin ne kadar mükemmel bir şey olduğunu göstermeye çalışarak Chris'e de gazı vermişlerdi. Zaten bunun üzerine planlar yapan Chris, kuzeni Felix'ten aldığı cesaretle yüzük bakmaya gitmişti bile.
Bu arada Felix de Chris'in çalıştığı şirkette dans hocası olmuştu, koreografileri Min Ho ile birlikte yapıyorlardı. Sue'nin onu stajyer ve idol kızlardan korumak için neredeyse her gün şirkete gidip evlilik yüzüğünü onların gözüne soktuğundan bahsetmeye gerek bile yok, Sue bu, ondan her şey beklenir.
Bir hafta sonu tüm gün evde tek başıma keyif çatarken akşam olunca artık Chris'i bekleme vaktim gelmişti. Oyalanmak için dizi izliyor, dünden kalan tatlıyı yiyor ya da telefonda takılıyordum. Ve sonunda kapı sesini duyunca kocaman gülümseyerek koltuktan fırladım ve kapıya koştum. İçeri giren Chris, anahtarını asıp bana döndü ve anında yorgun ifadesi silindi. Beni kendisine çekip sarıldığında gülmeden edemedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aleatory | Bang Chan
FanficMelodiler, ritimler, sözler ve notalar; bir de benim küçük ukulelem. 27.12.2023 ©adoyyakli