Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Renk Festivali
♫⋆｡♪ ₊˚♬ ﾟ.
Chris'in arabası kapının önünde durunca Sue hızla camdan uzaklaşıp bana koştu, "Ay geldi geldi!"
"Dur heyecanlandırma beni de!"
"Şöyle bi' bakayım sana." beni baştan aşağı süzdü, "Fıstık gibi oldun yemin ediyorum! Ellerime sağlık."
Aynada kendime baktım. Saçlarıma maşa yapmış, yüzüme hafif, şeftali tonlarında bir makyaj uygulamıştı. Kombin ise yarı Sue'nin yarı benim dolaptandı. İyi mi oldu kötü mü oldu bilmiyorum açıkçası.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Kemerimi düzelttikten sonra Sue'ye döndüm, "Emin misin? Olmuş mu?"
"Mil, dolabımdaki en güzel ve pahalı eteği verdim sana; olmamasına imkan var mı? Lütfen kendine güven ve çık şu evden! Çocuk bekliyor."
İç çektim, "Tamam anladık ya..." telefonumu çantama koyup kapıya ilerledim ve ayakkabılarımı giymeye başladım, "Sen ne yapacaksın bugün?"
"Eheh... Ablam şehir dışına çıktı, sen de akşama kadar gelmezsin muhtemelen."
Kaşlarımı çatarken ayağa kalktım, "Ee?"
"Eesi... Aman! Felix buraya gelecek işte."
Gözlerim şaşkınlıkla açılırken çok sert olmayarak omzuna vurdum, "Ev boş diye ne yapmayı planlıyorsun sen!?"
"Yuh be kızım! Sen de beni iyice kötü yola düşürdün ya... Bir şey yok, takılacağız. Felix bana browni yapmasını öğretecek, sonra da film falan izleriz ne bileyim. Ay hem sana ne? Sevgilim değil mi? İstediğimi yaparım."
Ağzımdan bir hah kaçtı, "On dokuz yaşında olduğunu hatırladığın sürece elbette istediğini yapabilirsin arkadaşım."
"İki ay sonra ben de yirmi oluyorum, doğum günün diye bana ablalık mı taslıyorsun küçük kadın? Hadi hadi uzatma da git artık, kapıda bekleyenin var."
Küçük kadın lafı ile gülerek kafamı iki yana salladım. Bunu ilk defa Chris'ten duyduktan sonra Sue ile aramızda bir espri haline gelmişti bu.
