8.Bölüm

397 34 7
                                    

●○ Badem - Sen Ağlama ○●

"Bu zamana kadar gördüğüm en güzel bakışları tekrar görme şansım var mı ? Saraya lütfen sen de gel. "

Odamın penceresinin kenarında duran çiçeğin yanında gelen , el yazması notla bakışıyordum. Küçük bir kağıda yazılmış hatta bir kaç kere katlama denemesi yapılmış bir nottu bu. Kağıttaki katlama izlerinde parmaklarımı gezdirdim. Annemden teslim aldığım çiçekleri penceremin kenarına koymuştum. Şimdi ise çiçeklerin karşısına oturmuş , onları seyrediyordum. Kırmızı güllerle dolu bir çiçek demetiydi. Güllerin sapları beyaz tülden oluşan bir kurdele ile özenle bağlanmıştı. Taze güllerin kokusu bütün odamı sarmıştı. Tekrar gözlerimi elimdeki küçük nota çevirdim. İlk başta anneme verilen çiçekleri eve geldiğimde ben almıştım. Salonda annemle karşılaştığımda annemdeki heyecan gözle görülür derecedeydi. Evin kapısında bekleyen nöbetçiler halen gitmemişti. Bana getirdikleri notu anneme vermemişler , benim gelmemi beklemişlerdi. Onlardan notu teslim aldığımda içime bir rahatlık gelmişti çünkü bu notu anneme verselerdi annemin kesinlikle okuyacağından emindim. En azından tanıdığım kadarıyla.

Elimdeki notu katlayıp kendimi yatağımın üstüme attım. Kollarımı iki yana doğru açtım. Odamın tavanıyla bakışmaya başladım. Kont Harry ile olanları düşündüm. Benimle buluşmak istediğini söylemişti ama onunla buluşmaktan ve konuşmaktan korkuyordum. Eğer ki o da benim gibi ise nedense onunla yüzleşmek istemiyordum. Bu konunun bilinmezliği beni korkutuyordu. Belki de yalnız olmamam benim için iyi olacaktı ama bunun için kendimi hiç hazır hissetmiyordum.

"Kraliçe beni yarın saraya çağırıyor."dedi annem salondaki şöminenin önünde volta atarken.

"Nöbetçiler sana ne verdiler ? Senin gelmen için beklediler , her ne verdilerse bana vermediler."dedi annem önümde durup , kollarını bağlamıştı.

"Hiç , sadece bir not."dedim gözlerimi kaçırarak.

"Ne yazıyordu notta ?"

"Saraya beni de bekliyorlarmış."dedim. Bu sefer gözlerimi annemin gözlerine dikmiştim.

"Anladım. Tamam sen de gelirsin."dedi arkasını dönüp volta atmaya devam etti.

"Prens seni beğenmiş belli ki. Bu avantajı iyi kullanmalıyız. Sen pek görmüyorsun ama rakiplerin çok fazla ve eğer ki bizim saraya gittiğimiz duyulursa ortalık karışacaktır."dedi annem. "Kraliçenin yanında sana bu zamana kadar öğrettiğim zarafet kurallarına dikkat etmelisin. Kraliçe buna çok önem veriyor. Gerekmedikçe konuşmaya dahil olma. Benim davranışlarımı incele ve öyle davran."

O sırada abim salona girdi ;

"Benim kardeşim büyümüş de çiçek mi alıyormuş ? Sen hala benim gözümde bahçedeki elma ağacına çıktığımda bana gözcülük yapan o minicik kızsın. O zaman da yanakların böyle kızarık kızarıktı."dedi ve yanıma gelip kollarıyla kafamı göğsüne yasladı.

Elleriyle saçlarımı dağıtmaya başladı. Hem gıdıklıyor hem de küçük kahkahalar atıyordu.

Tek kardeş olan beni , abimin böyle davranması çok mutlu etmişti. O gülerken bende kahkahayla gülüyordum. Bir abinin olması her açıdan çok güzel bir şey. Belli ki Kate de abisiyle çok iyi anlaşıyordu. Benim olmayan bedende bile bu duyguları hissedebilmem beni aynı zaman da duygulandırmıştı. Kate çok şanslıydı. Onu kıskanmıştım.

"Sanki hala küçükcük çocuk gibi benim de gözümde. Thomas tamam yeter artık !"dedi annem ve elleriyle bizi ayırdı.

Abim beni bıraktı ama hala kollarını omuzlarımdan çekmemişti. Gözlerimi ona doğru çevirdim. Mutlu yüzü bana da mutluluk vereceğine aksine hüzün vermişti. Gözlerime dolan yaşları , gözlerimi kırpıştırarak uzaklaştırmaya çalıştım. Sıcacık aile hissini burada yaşıyordum. Boşuna dememiştim , belki de burası bana bir hediye diye...

YANSIMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin