10.Bölüm

332 31 4
                                    

Saraya geldiğimizde at arabamız duraksamıştı. Neden durduğumuzu anlamam çok sürmedi. Büyük , altın varakları olan demir kapının açılmasını bekliyorduk. Kapının çıkardığı tiz ses kulaklarımın çınlamasına neden olmuştu. Ellerimle kulaklarımı kapattım. Büyük bir avluya girdiğimizde , atların nallarının yerdeki taşlara değdiğinde çıkan ses bütün avluyu inletiyordu. Yanımda oturan anneme baktığımda oturduğu yerden saçlarını ve üzerini düzeltiyordu. Avlu o kadar büyüktü ki sarayı halen göremiyordum. Sonunda arabamız durmuştu. Penceremden dışarı baktığımda sarayı göremedim. Kafamı yanıma çevirdiğimde ise annemin penceresinden baktığını gördüm. Bende baktığımda kocaman sarayın bir kısmı görünüyordu.

Arabanın kapısı açıldığında ilk başta annem indi. Bende onun arkasından indim. Annemin yanında durdum. Gördüğüm şeyler gözlerimi kamaştırmıştı. Buckingham Sarayı hemen karşımda duruyordu. Her zaman dışarıdan baktığım sarayın tam olarak içinde bulunuyordum. Daha bebekken bile babamın kucağında burayı görebilme şansım olmuştu. Babamın eski fotoğraf makinesiyle çekilmiş bir fotoğraftı bu. İlk burayı gördüğümden beridir belki iki ya da üç defa buraya gelmiştim. Yurt dışından gelen arkadaşlarım vs. aracılığıyla tekrardan gelmiştim. Her zaman gördüğüm bu saray sanki şimdi daha gösterişli görünüyordu. Gerçi bu dünyada kısaca her şey gösterişliydi.

Kraliyet ailesinin halkına el salladığı balkona bakmak için bakışlarımı yukarıya doğru çevirdim. Şuanda balkon henüz yapılmamıştı. Upuzun sütunların arasındaki balkon en az diğer gördüklerim kadar gösterişliydi gerçek hayatta. Sanki içeriden Kral ve Kraliçe çıkacak gibi bakakaldım hayalimdeki balkona. Her ne kadar gösterişli olsa da sarayı bu kadar yakından görmek içindeki soğukluğu daha çok hissetmeme neden olmuştu. Bu duvarlar çok soğuk ve kasvetli hissettirmişti. İçimde bir ürperti bütün vücudumu kapladı. Titrememle annem bana döndü. Gözleriyle beni süzüp yüzümdeki saçları geriye doğru ittirdi. Elbiseme bakıp düzgün olup olmadığını kontrol etti. Kendini bir nevi kontrol ettikten sonra sıra bana gelmişti demek ki. Karşımızdaki büyük kapının kanatları , kapının hemen yanında duran askerler tarafından açıldı. Dışarının aydınlığı içerinin karanlık durmasına neden oluyordu. Gözlerimi kısıp içeriyi görmeyi umdum ancak hiç bir şey göremedim.

"Gülümse."dedi annem. Nasıl gülümsememi gösterircesine o da gülüyordu.

Bende yüzüme hafif bir gülücük kondurdum. Yavaşça içeriye girdiğimizde içerisi dışarıdaki aydınlığı kıskandırır derecesinde ışıl ışıldı. Tavanlar , duvarlardaki altın varaklar her tarafın ışıl ışıl olmasını sağlıyordu. Kafamın üzerindeki avizeler ise dışarıdan gelen ışığı rengarenk bir şekilde etrafa yayıyordu. Önümüzdeki görevlisini takip ederiyordum. Etrafa çok dikkatli bakmam , bir kaç kez eteğime takılıp tökezlememe neden olmuştu. Uzun bir koridorda yürüyordum. Ayağımın altında kıpkırmızı halı seriliydi. Sarayın dışarısında gördüğüm sütunlar burada da bulunuyordu. Koridorun her iki tarafında da bulunan bitkiler beyaz duvarlara renk katıyordu. Sütunların hem altında hem üstünde altın işleme detayı bulunuyordu. Bu işlemeler tavanda da devam ediyordu. İşlemeler tavanı resmen çerçeveliyordu. Ortasında ise yine altın bir figür buluyordu. Her adım attığımda başka bir detay dikkatimi çekiyordu. Küçük küçük koltuklar duvarlara dayalı bir şekilde duruyordu. Merdivenlere yaklaştığımızda ise merdivenlerin yanlarında küçük kız ve erkek heykelleri bulunuyordu. Heykellerin soğukluğunu elimle dokunmadan bile hissedebiliyordum. Merdivenlerden çıkarken elbisemin kenarlarını hafifçe tutarak yukarıya doğru kaldırdım. Adımlarımı daha dikkatli atmaya çalıştım. Merdivenlerin tırabzanlarında parmaklarımı gezdirdim. Her yerde altın rengi detaylar bulunuyordu.

Büyük bir kapı açıldığında ise başka bir koridoru geçmiştik. Kapıdan içeriye girdiğimizde büyük bir oda bizi karşıladı. Bu oda şimdi satılan bir ev büyüklüğündeydi. Belki abartıyor olabilirim ama gerçekten öyle gibi duruyordu. Odanın her tarafını kaplayan halı krem renkliydi. Çiçek desenleri işlenmişti. Odanın en ucunda karşımızda duran Kraliçenin arkası dönüktü. Bizim girmemizle birlikte önünü döndü. Tarih dersinde simasını sadece yağlı boya tablolarda gördüğüm Kraliçe kanlı canlı karşımda bulunuyordu. Nasıl hissedeceğimi bile bilmiyordum. Sanırım buna büyük şaşkınlık diyebiliriz.

YANSIMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin