30.Bölüm

213 10 13
                                    

●○ Adele - Set Fire To The Rain ○●

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

●○ Adele - Set Fire To The Rain ○●

Gülümsüyordum , gözlerimi dahi açmadan gülümsüyordum. Bugün bizim günümüzdü. Bugün birbirimize kavuştuğumuz gündü. Bugün bir milattı. Bugün her ikimizinde aklından bir an dahi çıkmayacak bir gündü.

Esen rüzgar saçlarımı okşadı ve geriye attı. Yüzümden giden saçlar içimi gıdıkladı. Kollarımı yukarı kaldırarak esnedim. Gözlerimi açtım. Hemen bakışlarımı yanıma çevirdim. Uyurken onu izlemek istiyordum. Huzurlu uyuyuşunu görmek istiyordum. Ancak şuan yanım boştu. Kırmızı örtüyü tamamen benim üzerime doğru örtmüştü. Beyaz çarşaf ve yastıkta halen izleri vardı. Buradan kalkmadan önce bana bıraktığı izlerdi bunlar. Bedenimin üst kısmını kaldırdım. Odayı gözümle inceledim. Etrafta kimse yoktu. Dün rüzgar yüzünden ses çıkaran pencerelerden birisi açılmıştı. Bacaklarımı yataktan aşağı sarkıttım. Hissizleşen bedenimi tutabilmek için yatağımdan destek aldım. Neredeydi ? Hemen aklımın bir taraflarında çıkmayı bekleyen bir virüs gibi çıkmayı bekleyen kötü düşünceler aklımı doldurdu. İçerisi rüzgarın etkisiyle soğuktu ancak terlmeme engel olamıyordu. Elimin tersiyle akmayı bekleyen terimi sildim. Hışımla yataktan kalkıp odadan ayrıldım. Merdivenlerden nasıl indim bilmiyordum. Kendimi merdivenlerin sonunda bulduğumda kolumu arkadan birisi kavradı. Korkarak arkamı döndüm.

Mavi gözleri büyümüş , sarı saçları yukarı toplanmış olan bir mürebbiye şaşkınlıkla bana bakıyordu. Saçına beyaz bir detay iliştirilmişti. "İyi misiniz Leydim ?"dedi. Ben ona dönünce kolumu tuttuğu elini benden çekti.

"Harry nerede ?"dedim. Cümle ağzımdan bir nefeste çıkmıştı. Etrafa bakındım hızlıca.

Kadın karşısındaki bahçe kapısını işaret etti. "Bahçedeler Leydim."

Arkamı döndüm. Güneş ışığı bütün kudretiyle bahçe kapısından geçip bulunduğum alanı aydınlatıyordu. Güneş o kadar etrafi aydınlatıyordu ki gözlerim bir anlığına kamaştı. Gözlerimi kıstım. Yavaş adımlarla kapıya yöneldim. Kapının eşiğinde durduğumda ise onu gördüm. Ellerimi gözlerime siper ettim. Harry bahçeye çiçekler ekiyordu. Benim olduğum tarafı bitirmiş ileriye doğru yönelmişti. Ellerinde kahverengi eldivenler vardı. Toprakla aynı renk kumaş pantolonun bel kısmı üzerine tam oturuyordu. Pantolonun bacak kısmı ise düz bir şekilde iniyordu. Üzerindeki beyaz gömleğe benzer tişörtünün önünde ip bulunuyordu. Her iki yakasından da gelen ipler bağlanmamıştı. Tişörtünün göğüs kısmında bazı işlemeler mevcuttu. Bu işlemeler tişört ile aynı renk olduğu için çok da belli olmuyordu. Odağı tamamen dikmeye çalıştığı beyaz laledeydi. Toprağın ortasına oturtuğu lalenin kenarlarına toprak koyuyordu. Elleriyle çiçeğin diplerini iyice bastırdıktan sonra toprağı eliyle düzeltmeye başladı. Ancak benim dikkatimi çeken başka bir konu daha vardı. Bu birbirinden farklı çiçekler tamamen düzensiz bir şekilde dikilmişti. Bir çiçek sağ tarafta , onun arkasındaki çiçek ise tamamen zıttı yöndeydi. Kalan çiçekler ise öylece sanki oraya serpilmiş gibi düzensiz bir şekil oluşturuyorlardı. Bahçesini düzenlemek isteyen birisi bitkileri neden böyle diker anlayamamıştım. Dün havalandırılan toprak bugün çok güzel bir şekilde çiçekle taçlandırılmıştı.

YANSIMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin