9.Bölüm

377 30 5
                                    

Uyandığımda ilk iş olarak babamı arayıp müsait olup olmadığını sordum. Yoğun çalışma programım yüzünden onu pek fazla ziyaret edemiyordum. O da her zaman evde olamıyordu. İşi gereği yurt dışına çok fazla çıkıyordu. Hazır o da buradayken yanına uğramak istedim. Onu tek başına bıraktığım için bir aklım hep ondaydı.

Kahvaltı olarak hızlıca bir tost yapıp karnımı doyurdum. Odama geçip siyah beyaz kazağımı giyindim. Siyah pantolon ve kabanımla kombinimi tamamladım. Aynanın karşısına geçtim. Kendimi görünce bir an duraksadım. Kate'in yansımasına çok alışmıştım. Siyah saçlarımda ellerimi gezdirdim. Yukarıdan at kuyruğu yapıp kenarlardan çıkan saçlarımı tel tokayla sabitledim. Kendi dünyamda uyanıp bu şeyleri yapabilirken , Harry'nin yapamadığı aklıma geldiğinde yutkundum. Kendimi onun yerine koyup düşünmeye başladım. Belki bir çoğumuz bu dünyadan sıkılıp başka bir dünyada uyanmayı istemişizdir. Başka bir dünyada uyanmanın bizi gündelik dertlerden kurtaracağına olan inancımız tamdır. Ama kim bilebilir ki diğer dünyanın şimdiki dünyamızı aratacağını...

Orada belki duygularımı çok belli edememiştim ama anlattıkları kalbimi sızlatmıştı. Yaşadıkları çok zordu. Bir anda olan bir olay yüzünden hayata gözlerini yummuştu. Düşündüklerim tekrardan içimde sızı hissetmeme neden oldu. Ben uyanabiliyordum ama o uyanamıyordu.

Neden bu durumda olduğunu araştıramıyordu.

Kendisini bir anda bulduğu o dünyadan çıkışı yoktu.

Kendi dünyasında ölmüş müydü ? Yoksa yaşıyor muydu ?

Ne durumdaydı ? Bunların hiç birini bilmiyordu.

Sade bir makyaj yaptıktan sonra evden çıktım. Metrodan indikten sonra eve ulaşmak için biraz yürümem gerekiyordu. Çocukluğumun geçtiği acı , tatlı olayları yaşadığım mahalleme geldiğimde sokağın başındaki çam ağaçlarının iğne şeklindeki yaprakları her rüzgarda etrafa uçuşuyordu. Yüzüme doğru gelen yaprakları elimle iterek kendimden uzaklaştırdım. Havanın kapalı olması etrafı daha da kasvetli bir hale sokuyordu.

Eve ulaştığımda bahçenin girişinde durup yolun karşısına doğru baktım. Biraz ileride olan Daniel'in ailesinin evi duruyordu. Acaba evde miydi ?

Babam dumanı üzerinde tüten yemeği önüme koyduğunda yemek masasında oturuyordum. Yeni yeni yemek yapmayı deniyordu. Kendisinden başka da ilk deneyen bendim. Karşıma geçip oturduğunda meraklı gözlerle bana bakıyordu.

"Hemen tadına bak ve nasıl olmuş bana söyle."dedi.

Kafamı sallayıp , yemekten bir kaşık aldım. Ağzıma oturduğumda çok sıcak olduğunu anlayıp soğutmak için hızlı hızlı üfledim. Soğuduğunda ise hızlıca mideme indirdim.

"Gayet güzel olmuş baba. Sanki biraz tuzu eksik ama."dedim. Ona doğru kaçamak bir bakış attım. Ona attığım bu bakışın ne anlama geldiğini anlamıştı.

"İlk defa deniyorum. İlla ki yanlışlarım olacaktır. Dur sana tuz getireyim."dedi ve ayağa kalkıp arkamızda duran tezgahtan tuzluğu aldı.

"Şaka yapıyorum. Çok güzel olmuş."dedim gülümseyerek.

"Biliyorum. Bende o yüzden sana tuzluğu getirdim."dedi. İmalı bakışı bu sefer o atmıştı.

Kahkaha attım. Babam da gülüyordu. Yemeği bitirdiğimde salona geçip krem rengi koltukların birine kendimi attım. Gözlerimi karşıya diktiğimde ise şöminenin önündeki sehpanın üzerindeki cam vazoda suyun içindeki gülleri gördüm. Bir demet gül sanki yeni toplanmış gibi taptaze duruyordu. Bakışlarımı mutfaktaki bulaşıkları makineye yerleştiren babama çevirdim.

YANSIMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin