5. BÖLÜM

9.7K 586 114
                                    

Türklük, hem mefkûrem hem de kanımdır.
• Ziya Gökalp


Ankara / 2018

"Bak burada ikinin karesini alacaksın." Diyen Ceylan'ı dikkatle dinledi çocuk. "İkinin karesini aldıktan sonra çıkan sonuçla az önce bulduğumuz sonucu toplayacaksın." Masaya bıraktı kalemi. "Bu kadar basit. Anladın mı?"

13 yaşlarındaki kız bakışlarını test kitabından kaldırdı. Anlamamıştı... Öylece baktı Ceylan'ın suratına. Özel matematik dersi için anlaştığı bir aile vardı, kızları liseye geçiş sınavına hazırlanıyordu. Ceylan da matematik için yardımcı oluyordu.

"Bir daha anlatayım o zaman," Diyerek aldı kalemi eline Ceylan. "Bak şimdi," diye devam ederken kız Ceylan'ın kalem tutan elini tuttu.

Kızın adı Duygu'ydu. Dersleri pek iyi sayılmazdı. Türkçe konusunda gayet iyiydi, ama onun haricinde hep eksikleri vardı. İçine kapanık ve asosyal bir kızdı. "Anlamıyorum Ceylan abla." Dedi başını eğip.

"Bu daha birinci anlatışım, hemen pes etmek yok Duygu." Dedi Ceylan. Ardından eli başını eğen kızın çenesine gitti ve başını havaya kaldırdı yeniden. "Farklı bir yolu da var, onu da anlatacağım daha."

"Anlamıyorum ki." Dedi Duygu test kitabına bakıp. "Matematik yapamıyorum ben. Fen bilgisini de yapamıyorum."

"Yapacağız, daha yolun başındayız. Ben öğreteceğim sana hepsini." Diyen Ceylan Duygu'nun yüzüne buruk bir tebessümle baktı.

Ailesinin hali vakti yerindeydi, ortaokulun başından beri kolejde okuyordu Duygu. Ama bir sorun vardı ki o da yine aileydi. Besbelliydi ilgisiz büyüdüğü. "Fen bilgisi öğreten abi dedi ki..." Yutkundu. "Ben anlamıyormuşum bu işten."

İlk eleştiride vazgeçmek... Ailesinden başarabileceğini hiç duymamış o çocuktu Duygu.

"O öyle dedi diye öyle olacak değil ki," dedi gözlerini aynı hizaya getirip. "İstersen başarabilirsin, ben sana inanıyorum." Diye devam etti Ceylan. "Birdenbire iyi olamazsın ama zamanla çok iyi olabilirsin."

"Ya babamın istediği liseyi kazanamazsam?" Dedi bu defa. "O beni koleje gönderiyor şimdi. Ben daha güzel bir lise kazanmak için koleje gidiyorum ama ya kazanamazsam? O zaman ne olacak? Babamın bütün parası çöp olacak." Dedi elini yanağına koyup. Bu cümleleri bu yaşta bir çocuk neden kurardı?

Duygu ailesinin beklentilerini karşılayamamaktan korkuyordu. O puanı alamazsa, o sıralamada yine geride olursa ailesi ne derdi? Verdikleri bütün emeği çöp etmekten korkuyordu. Ama sadece 13 yaşındaydı.

Bu yaşta bir çocuğun düşünmesi gereken şey bu değildi.

"Ankara'nın en iyi lisesine girmek zorunda değilsin Duygu," dedi Ceylan gözlerinin içine bakarak. "Ben de en iyi lisede okumadım, fen bilgisi öğreten abin de okumadı. Ailenin beklentilerini karşılamak zorunda değilsin ama kendi hedefin için çabalamak zorundasın." Duygu'nun gözleri Ceylan'a döndü yavaşça. "Ne olmak istiyorsun sen büyüyünce?"

Duygu düşünmeden cevap verdi. "Öğretmen olmak istiyorum ben. Edebiyat öğretmeni. Bir sürü kitabım olsun... Kocaman bir kitaplığım olsun. Ben kitap okumayı çok seviyorum Ceylan abla. Ama sınav döneminde sadece test çözmeme izin var."

Ceylan küçük kızın hayallerinde annesini gördü. Kocaman bir kitaplık, içinde yüzlerce kitap... Okumayı çok seviyor. Ama bir eksik vardı, annesi öğretmenlik yapmıyordu. İlk çocuğu Güralp doğduktan sonra bırakmıştı mesleğini. Ama kitapları daima başucundaydı.

BİR AVUÇ TOPRAK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin