2. BÖLÜM

15.4K 729 203
                                    

Boz bulanıklığım azalıyor nefesinde,
Bozguna uğramışlığı unutuyorum.
• Kemal Gökmen Genç

"Anne beni doktor yapın!" Diye yerinde zıplamaya devam etti Ceylan. "Doktor olmak istiyorum ben! Ya olamazsam?" Elindeki oyuncak seteskopu salladı. "Bunun gerçeği de benim olsun mu? Hı? Hadi beni doktor yapın."

Televizyonun son sesi açık bir dizi izliyorlardı. Doktorlar.

"Onu doktor yapacaksanız beni de asker yapın baba." Diye söylendi Güralp. "Ben ondan büyüğüm ilk beni yapın. İlk ben asker olayım. O sonra olsun." Sonrasında ekledi, "Meslek küçüğün su büyüğün baba."

"O ney?" Dedi Ceylan kaşlarını çatıp. "O nasıl söz baba? Ben okulda hiç duymadım böyle şey." Gözlerini televizyondan çekip babasına baktı.

Bahaddin bu duruma güldü. "O söz öyle değil zaten kızım," dedi koltukta rahatça arkasına yaslanırken. "Su büyüğün söz küçüğün olacak o."

Gönül lafa daldı hemen. "Bir de çocuklara gülüyor," dedi kınayan bakışlarla. "Su küçüğün söz büyüğün, onun doğrusu bu." Kumandayla televizyonun sesini kıstı, zira Doktorlar adeta evin içinde oynuyordu.

"Haklısın karıcığım," dedi Bahaddin göz kırparak. "Anneleri bu çocukların birini hekim birini de asker yapacakmışız duydun mu? Nasıl olacak o iş?"

"Offf," dedi Ceylan bıkkın bir sesle. "Ben doktor olacağım baba hekim değil!"

"Mal mısın ya?" Diye çıkıştı Güralp. "Hekim doktor demek zaten. Bunu bile bilmiyorsun, nasıl doktor olacaksın sen?"

"Şşt, düzgün konuş Güralp," dedi Bahaddin hızla. "Mal denmez kardeşe."

"Tamam baba." Güralp uslu çocuk moduna geçmişti bile.

"Anne beni ne zaman doktor yapacaksınız?" Diye sordu Ceylan yeniden. Susturabilene aşk olsundu.

"Onu biz değil, sen yapacaksın." Güralp'e baktı, "Aynı şekilde sen de Güralp. Çok çalışıp çabalayıp istediğinizi elde edeceksiniz. Bizim elimizden başka bir şey gelmez. Arkanızda dururuz, yardım ederiz ama her şey sizin elinizde."

O sırada oturma odasına ortanca çocuk Gürkan da girmiş bulundu. Sessizce geçip oturdu tekli koltuğa. Elindeki kitabın sayfalarını karıştırmaya başladı.

"Baba sen nasıl asker oldun? Uzman Pabuç olmak kolay mı zor mu? Hı?" Diye sordu Ceylan elindeki gofretten bir ısırık alırken.

"Ya sabır, ya sabır!" Dedi Güralp kızgın bir sesle. Ardından Ceylan'ın elindeki gofreti alıp bir ısırık da o aldı.

"Uzman pabuç değil kızım, Uzman Çavuş." Diyen Bahaddin koltuğu işaret edip ikisini de yanına çağırdı. "Uzman Çavuş'um ben. Ve evet, çok çabaladım asker olmak için. Benim çocukluk hayalimdi, tıpkı senin gibi." Güralp onu dikkatle dinliyordu, hiçbir ayrıntıyı kaçırmak istemiyor gibiydi.

"Anne sen niye doktor olmadın? Babam çalışıp asker olmuş sen niye doktor olmadın ki?" Diye sordu Güralp meraklıca.

"Ben doktor olmak istemiyordum çünkü oğlum," dedi Gönül onu dikkatle dinleyen oğluna bakarak.

"Anneniz Edebiyat kadınıydı..." Dedi Bahaddin Gönül'e bakarak. "Edebiyat gibi kadındı." Ve sonra ekledi, "Hâlâ da öyle."

Gönül'ün kızaran yanakları çocukları gülümsetti.

BİR AVUÇ TOPRAK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin