20. BÖLÜM

8.1K 551 349
                                    

148K okunmaya ulaştık! Çok teşekkür ederim. Keyifli okumalar diliyorum. ♥︎


Bilmem, beni nasıl büyüledi felek
Boyuna ağlıyorum, kanlı göz yaşları dökerek
Aslanlar, kahreden pençemde tir tir titrerken
Bir ceylân gözlünün esiri oldum.
~ Cemil Meriç

[Bölümü düzenlemeye vaktim olmadı. Yazım hataları vb. varsa şimdiden özür diliyorum. ♡]

4 hafta.

Zaman kavramını yitirdiğim çok zaman olmuştu. Babamın işi gereği daha çok küçükken alışmıştım beklemeye. Bazen günlerce, bazen aylarca gelmediği olurdu. Bir gece görev var deyip çıkar, haftalarca dönmezdi. Başta zordu, okuldan geldiğimde; canım sıkkın olduğunda veya bir babanın kollarına ihtiyaç duyduğumda boşluğa düşmek kaçınılmazdı. Büyüdüm, babam emekli oldu artık hep yuvamızda olacak sandım. Sonra bir gün Güralp abimin dönüş yoluna yürek bağlar oldum. Onu bekledim özlemle. O da bitti.

Gözlerim bu kez tekinsiz, sessiz bir yolu gözlüyor... Dur bir dakika ağlamak istemiyorum. Ağlama zaten salak. Bekle. Gelecek. Yani... Belki.

Tekin'i tam yirmi sekiz gündür bekliyordum.

Tam 4 hafta önce odama kadar gelmiş, dakikalarca yanımda kalmıştı. Hatırladığım son şey kollarında uyuyor oluşumdu, sabah gözlerimi açtığımda yoktu. Puf olmuştu. Uçup gitmişti sanki. Boynumda ondan geriye kalan bir adet künye vardı o kadar. Ne aramalarıma, ne de mesajlarıma yanıt veriyordu. Verebilecek bir konumda değildi galiba. Tamamen görünmez olmuştu sanki. Ve ben özlemiştim. Fazlasıyla özlemiştim hem de.

Sayılı gün çabuk geçerdi belki ama, ne zaman geleceğini; kaç gün sonra geleceğini bile bilmiyordum.

Aşık olmak bok gibi bir şeydi. Hayır. Dedi iç sesim. Aşk değil kötü olan. Kötü olan şey özlemek. Koskoca 28 gündü bu. Boru değildi. Özlemeyip de ne yapacaktım sanki? Sevgilimi özlemek boynumun borcuydu.

Üstelik Gürkan abim de ortalarda yoktu. Aldığım bilgilere göre onun da görev emri çıkmıştı. İkisinin de aynı anda ortadan kaybolması normal miydi? Pek de huzurlu sayılmazdım. Burnuma bok kokuları geliyordu hafiften hafiften. Abartma. Kurma kafanda.

"Ceylan kolayı getirsene!" Diye bağıran Şüheda'nın sesiyle olduğum yerde irkildim. "Of hadi ya kızım kaç dakikadır mutfakta ne yapıyorsun?"

"Geliyorum!" Diye bağırırken buzdolabından kolayı çıkardım. "Var mı eksik bir şey? Bir daha kalkmam bak."

"Tek eksik sen ve kola Ceylan. Gel hadi."

Kolayı sıkıca tutup oturma odasına doğru ilerledim. Annem ve babam geçen hafta dönmüştü memleketimiz Bursa'ya. Güralp abim hala burada, Tekin'in evinde kalıyordu. Silah arkadaşlarına veda etmeden gitmek istemediği için dönmemişti. Üstelik Bursa'da onu bekleyen bir şey vardı.

Nursema boşanma dilekçesini tam altı gün önce göndermişti.

Oturma odasına girdiğimde kızların yanında kendime yer bulup hemen oturdum. "Bu sessizlik ne böyle?" Diye sordum ikisine de tuhaf tuhaf bakarken. "Ne oldu?"

BİR AVUÇ TOPRAK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin