18. BÖLÜM

8.1K 529 479
                                    

Ve güldün rengârenk yağmurlar yağdı
İnsanı ağlatan yağmurlar yağdı
Yaralı bir ceylan gözleri kadar sıcak
Yaralı bir ceylan kalbi gibi içli bir sesin vardı...
~ Sezai Karakoç

~ Sezai Karakoç

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

ANKARA / 2018

Yattığı yerden öksürmeye devam etti Ceylan. Boğazı parçalanacakmışcasına öksürdü bu kez. Yanına bıraktığı peçeteyle burnunu silerken gözlerini kapadı. Dün geceden beri saçma bir şekilde hastaydı. Ev arkadaşı Gülbeyaz acile gitmeyi teklif etse de Ceylan bunu kesinlikle kabul etmemişti.

Başını yastığa gömüp ağlamak istedi. Şimdi annesi yanında olsa türlü çorbalar yapıp iyileşmesine yardım ederdi. Ama ne annesi vardı ne de başkası. Gülbeyaz da sabah dersine gitmişti birkaç saat önce. Güralp'i arasa da bir faydası olmayacağını bilirdi. Telaş yapıp duran, ortalığı birbirine katan bir türdü Güralp.

Gerçi çorba olsa da içeceği konusunda emin değildi. Az buçuk midesi bulanıyor olabilirdi. Oflayarak uzandığı koltuktan kalkıp burnunu çekti yine. Elini yüzünü yıkamak için lavaboya yönelecekti ki kapının iki kez tıklatılmasıyla olduğu  yerde kalakaldı. Kim gelmişti sabah sabah?

Ayağındaki peluş terliklerle sallana sallana dış kapıya doğru yürüdü. Önce eğilip kapı deliğinden kimin geldiğini kontrol etmek istedi ama görünürde kimse yoktu. Kapıyı yavaşça aralayıp başını o küçük aralıktan çevirdi. Gördüğü kişi karşısında gardını indirip tamamen açtı kapıyı.

Gelen Tekin'di. Bir elinde poşet dolusu abur cubur, diğer elinde bir tencere çorba olan Tekin. Ceylan'ın konuşmasını beklemeden içeriye girip mutfağa doğru hızlı adımlarla yürüdü. "Düştü mü ateşin?" Dedi uzaktan gelen telaşlı sesi.

Ceylan kapının önünde donakalmış bulundu. Tekin onun hasta olduğunu nereden biliyordu, ve daha önemlisi öğrenci evinde ne işi vardı şu an? Kapıyı kapatıp Tekin'in peşinden yürüdü mutfağa. "Tekin abi sen niye buradasın?" Diye sordu çatık kaşlarıyla.

"Hasta olduğunu öğrendiğim için buradayım."

Tezgahta bir şeylerle uğraşan Tekin'i arkasından seyretti Ceylan. Ateşinin yüksekliğinden kaynaklı aklına olur olmaz şeyler geldi. Ama hepsini sineye çekti. "Nereden öğrendin ki?" Diye sordu bu kez. "Ayrıca ne yapıyorsun, o tencere ne?"

Tekin o soruları yanıtsız bırakıp elindeki poşetleri dikkatlice tezgaha bıraktı. Ardından hemen ardında duran Ceylan'a birkaç adımıyla ulaşıp elini alnına yasladı. "Niye inat ediyorsun?" Diye sordu başındaki elini çekmeden. "Ateşinin çıktığının farkında değil misin?"

Ceylan hemen önünde durmuş, bir elini alnına yaslamış adama bakakaldı bir süre. "Geçer diye umursamadım." Dedi kısık bir sesle. Tekin'in bu kadar yakınında olması ilk defa içinde bir kıpırtı belirmesine neden oldu. "Tencerenin içinde ne var?"

BİR AVUÇ TOPRAK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin