Öncelikle kestane balının diyarı Zonguldak Gökçebey Pazarlıoğlu köyünden tüm dünyaya selamlar... Nasılsınız?
Özledik mi? Kısa bir bölümle açılışı yapalım.
Açılsın perde 2... iyi okumalar...
*
Ya olsaydı tüm bu yaşadıklarımız rüya?
Ya gerçekten hiç tanışmamış olsaydık? Başka bir evrende, en güzel halimizle var olsaydık?
Yeter miydi?
Sensiz bir hayat yeter miydi bana?
Kusurlarına rağmen yeter miydi? Kusurlarını ararken yeter miydi?
Sevgimiz yeter miydi?
*
Rüzgar suratına vururken gülümsedi Zehra. Sultanlar Ligi'nin kırkıncı yılına özel kutlamasında verdikleri dandik kırmızı defteri şiirleriyle yarılamıştı bile. Çok saçmaydı! Zehra şiir bile yazmazdı. Gülümsedi yine... bak, yazıyordu işte. Hayatı boyunca bir kere bile yapmaya tenezzül etmediği şeyi o geceden beri yapıyordu. Hayatını alt üst eden kara geceden beri, hayatını alt üst eden kadın gibi kafayı sıyırmıştı o da şiirlerle.
Parmağının birini defterin arasına sıkıştırıp ön kapağını çevirdi. Köşesinde küçük bir Vodafone logosu bile vardı. O kadar çirkin bir defterdi ki... Üstüne para verseler almazdı. Üstüne üstün partiye katılan herkese vermişlerdi! Zehra özel şeyleri seviyordu özellikle böyle kişisel eşya olarak kullanılabilen şeylerde görsele çok önem verirdi. Ama hayır... farklıydı bu defter. Çok anısı vardı o gecenin.
Kutlamaya geldiğinde Zehra'nın ''kara gece'' olarak adlandırdığı gecenin üstünden sadece on gün geçmişti. Depresyonla geçen on gün. Bunalımla geçen... On gündür son zamanlarda en yakın arkadaşı olan Cansu'da kalıyordu. Milli takım evi dağılalı çok olmuştu. Önce Hande ile o evlendikten sonra çıkmalarıyla başlayan süreç, ardından İlkin ve Elif'in gitmesiyle, sonra Cansu ve sevgilisi derken geriye kalanların da çare bulamayıp kendi evlerine çıkmalarıyla son bulmuştu. Zehra'ya yaramıştı bu. Kara geceden sonra o kalabalığı çekemezdi. Cansu'nun sakin sessiz evi çok iyi gelmişti ona. En azından kendine zarar vermediğinden emin olmuştu Cansu. İyi hissettirmişti bu ona. Severek ağırlamıştı arkadaşını...
Kırmızı halıya geldiğinde tarzıyla dikkat çeken Zehra kameraların hedefi olmuştu bile. Zoraki de olsa gülümseyebildi elini Cansu'nun beline atarken. Cansu da arkadaşının belindeki elini sıkılaştırmıştı uyarı niteliğinde. Zehra gerçekten berbat gülümsüyordu. Korkunçtu! Derhal kendisine gelmesi gerekiyordu burası ağzına kadar insan doluydu. O kadar şeyin ardından bir de bir ton dedikoduya fırsat veremezlerdi. Bir de bunun sosyal medya tarafıyla uğraşamazlardı.
İkisi de farkındaydı... kameramanlar gecenin çiftini bekliyorlardı. Hatta şimdiden neden beraber gelmediklerine dair konuşmaya başlamışlardı bile. Zehra'ya bir ton soru sormuşlardı mesela, ama Zehra geçiştirmişti... kimseye malzeme vermezdi. Bu gece olmazdı. Zaten bu konu magazine düşecekti ama bu kadar tazeyken... Birden bire kalabalık girişin önünde toplandı.
Gelen kişiye bir ton telefon ve kamera doğrultulurken bekliyordu Zehra fotoğraf çekildikleri alanda. Cansu gitmişti çoktan Ayça'lara katılmıştı bile... Zehra'nın kalması gerektiğini bildiği için ona bir şey söylememişti. Zehra da biliyordu fotoğraf çekilecekti. Çift fotoğrafı... Tam olarak şu an karşısında duran kişiyle; beyaz mini bir elbisenin üzerine beyaz bir ceket geçirmiş, kıpkırmızı rujuyla beyaz kuğu gibi parlayan karısı ile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİLEM 2 #HanZeh gxg
FanfictionİKİLEM kitabının devamıdır...❗️+18 uyarısı!! ⛔️ Uygunsuz olaylar içerir ve ÖNERİLMEZ.