15- Yumurta

1.2K 115 227
                                    

Chiaka gidiyor.

Vako kapatılıyor.

Allah belanı versin Gabi.

İyi okumalar.

-

''Ebrar'la konuştum.'' Zehra odasından çıktığında çoktan ahali uyanmıştı. Saliha kahvaltı hazırlıyordu. Hande ise ortada yoktu. ''Günaydın.'' Saliha'dan cevap gelmemişti. Triplerdeydi Zehra'nın çok da umurunda değildi güzel kalpli baldızının günaydınına ihtiyacı yoktu zaten. İnsanlık yapmıştı büyüklüğü onda kalsındı. Gözü Hande'yi aradı. ''Hande nerede?'' Yatağı boştu ve Saliha burada yalnızdı.

''Dışarıya çıktı.''

''Dışarıya mı çıktı?'' Hande bu saatte dışarıya çıkmazdı.

''Evet erkendi baya sportif falan giyinmişti. Herhalde yürüyüşe çıktı.''

Şaşırmıştı Zehra. Hande doğumdan beri sabahları koşuya çıkmayı bırakmıştı. Aslında sporu tamamen bırakmıştı. İyileşiyordu. Acaba gerçekten bu voleybola dönme işini ciddili düşünüyor olabilir miydi? Lafta sanmıştı Zehra. Örselemeyecekti şu an. Nasıl olsa döndüğünde sorardı. Gözleri etrafa bakınırken donatılmış üç tabaklı masayı gördüğünde duraksadı. Tek kaşı havalanmıştı. Saliha'nın bu kadar hamarat olduğunu bilmiyordu.

''Haşlanmış mı yoksa rafadan mı?'' Saliha Zehra'ya bakmadan soruyordu. Elindeki yumurtayı havaya kaldırmıştı. Bir cevap bekliyordu.

''Bana mı soruyorsun?''

''Sana soruyorum sen yemeyecek misin?''

''Yiyeceğim.'' Gülümsedi Zehra. Ne yapmaya çalışıyordu? Arkasından yaklaşıp çenesini onun omzuna koyduğunda önündeki hazırladığı salataya baktı. Gerçekten güzel görünüyordu. ''Böyle şeyler yapabildiğini bilmiyordum.'' Şaşırtıcıydı Saliha gibi birine göre...

''Ben hep böyle şeyler yaparım sen denk gelmemişsindir. Sahi sen bilir miydin böyle şeyler?''

''Ben bunun alasını bilirim.'' Onun tuttuğu yumurtayı elinden aldı. ''Asıl sen beni bu kadar iyi tanır mıydın?'' Zehra bu salataya eskiden bayılırdı. Bir ara neredeyse her gün bunu yiyordu yapmayalı uzun zaman olmuştu. Tadı ağzına gelince gülümsedi.

''Ben seni düşündüğünden daha iyi tanıyorum Zehra.''

''Öyle mi?'' Laflara baksındı. ''Fazla iddialısın Saliş. Her zamanki gibi.''

''Saliş mi?'' Yüzünü buruşturdu Saliha. Kafasını omzundaki başa doğru çevirmişti. ''Lütfen bana bir daha Saliş deme.'' İğrençti. Hele Zehra'nın söylemesi...

''Beni bu kadar iyi tanıyorsan Saliş diyebilirim öyle değil mi?'' Diyebilirdi sonuçta kendisini bu kadar iyi tanıdığını iddia eden biriyle bu kadar yakın olması garip kaçmazdı. Biraz daha üstüne gidecekti Zehra. ''Sana bir haberim var Saliş.'' Fısıldadı. ''Ebrar söylediğin çoğu şeyi reddediyor.''

''Sabah sabah başlama lütfen.'' Salataya limonunu sıkıp eline aldı Saliha. Zehra'ya dönmüştü. ''Misafirimsin diye bir şey demiyorum. Dün akşamı unutmaya çalışıyorum sen de deneyebilirsin.'' Kardeş hatırı böyle bir şeydi demek ki. Yirmi yıl sonra da tanışsan nasıl da benimsiyordun nasıl da bir şeylere razı geliyordun onun için...

''Ha bütün problem dün akşam yani Saliha?'' Sanki önceki şeyleri hatırlamıyordu. Hande'yle evlenmeden önceki yıllarda yaptığı hiçbir şeyi unutmadı Zehra. Unutmayacaktı. Hepsinin de hesabı sorulacaktı. ''Ebrar'a çamur mu attın sen?''

''Hayır tabii ki de saçmalama.''

''Hayır tabii ki de saçmalama mı?'' Gülüyordu Zehra. Hatta absürt kaçacağını düşünmese kahkaha atardı o kadar komiğine gitmişti. ''Şimdi böyle deyince sen sanki böyle bir şeyi hiç yapmazsın ama tüh ya hasbelkader yapmış bulunmuşsun gibi algılanıyor.'' Bakışları birden keskinleşmişti Zehra'nın. ''Onu hala seviyor musun?'' Gözlerini onun kahverengi gözlerinden bir saniye ayırmadan bakıyordu.

İKİLEM 2 #HanZeh gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin