14- Polonya

1.5K 126 172
                                    

İyi akşamlar umarım herkes iyidir.

İyi okumalar.

-

Hande havalimanından çıkarken Zehra arkasından geliyordu. Dün Saliha arayıp derdini anlattığından beri çok sinirli olduğundan neredeyse tek kelime etmemişti. Zehra her ne kadar onu sakinleştirmeye çalışsa da o sinirli sinirli sırt çantasına eşyalarını tıkmıştı Zehra ise birden bire kendini onunla birlikte Polonya'da bulmuştu işte. Ne kadar güzel bir ilişkileri vardı değil mi!? Kendisine yavşayan eski baldızının derdi için 24 saat içinde ülke değiştirmişlerdi. Hande ne çabuk unutmuştu kardeşinin yaptıklarını? Hiç düşünür müydü acaba şu anda arkasından koşan Zehra'sını!?

''Hayır Hande tek kelime de etmedin biz neden buraya geldik?'' Bir umut hala soruyordu Zehra. Yok artık koşmayacaktı götüne kadar ter akmıştı zaten. Yavaşladığında Hande çoktan dışarıya çıkmıştı. Etrafına bakınıyordu. Zehra'nın arkada kaldığının farkında bile değildi.

''Taksi görüyor musun?'' Konuşurdu artık neden konuşmasındı. Eve geçer geçmez önce kardeşini görecek sonra Polonya'yı didik didik arayıp o Ebrar delisini bulacaktı. Tüm gün boyunca bunun planını yapmıştı. Plan basitti. Ebrar'ı buldur ve öldür. Bu kadar. ''Hayatım?'' Yanına bakındığında Zehra'yı göremedi. ''Bir tanem?'' Arkasına döndü. Dibinde 1.98'lik çatık kaşlı sevgilisi karşıladı onu.

''Hayatın kadar başına taş düşsün.'' İngilizce söylemişti Zehra bunu. Hande'ye trip atacaktı daha sevgili olalı 24 saat bile olmamışken bu hayvanlığı yapamazdı ona. Saliha aradığından beri onu umursamamıştı. Adam akıllı tınlamamıştı bile!  Hak etmemişti Zehra bunu. ''İnsan elimden iki çanta alır. Hıyar.'' Hıyarı Türkçe demişti. Eyvah... Zehra taksiye yöneldiğinde Hande takip etti onu.

''Sevgilim...'' Ne yapmıştı ki Hande şimdi? Arkadan giden o oldu bu sefer. ''Darling...'' Gamzeleri çıkmıştı. O da İngilizce konuşabilirdi herhalde madem karısı moda girmişti. Adımlarını hızlandırıp koluna girdi onun. ''Karıcım...'' Elindeki çantaya yöneldiğinde Zehra izin vermedi. Bilakis durmuştu duyduğu onu sinirlendirmişti.

''Bana karım deyip durma bir tane çakacağım ağzına.'' Zaten sinirliydi.

''Tamam sevgilim...'' Haklıydı evli değillerdi ağzından kaçmıştı zaten. Bir de şimdi ağzımdan kaçtı diyemezdi bir de bunun açıklaması vardı. Korkunç. Burnunu onun yanağına sürtmeye başladığında ürperdi Zehra. Bozuntuya vermedi. ''Benim bebeğim turist modunu açmış...'' Hande de uyum sağlamıştı. Zehra'nın aksine İngilizce konuşarak gayet eğleniyordu şu an. ''Neden sinirli benim bebeğim. Oh mis kokulum...''

''Tanımıyorum seni.''

''Nasıl?'' Bakışlarını ona dikti Hande. ''Bir tanem alt tarafı arada iki saat fark var jetlag kafana vurmuş olamaz.'' Anlamıyordu neydi bu tavırlar? Elini yumruk yapıp onun kafasına birkaç kez vurduğunda silkilerek kendini kurtardı Zehra. Bir de kafasına vuruyordu ya! Hızlı adımlarla taksiye doğru yöneldiğinde bagajı açıp elindekileri yerleştirdi. Bagajı da kapattı ki Hande tekrar açıp eşyalarını koymak zorunda kalsın diye.

Arkasındaki hıyar gelene kadar ön koltuğa yerleşmişti bile. Taksiciye birazdan binecek kadının beyni olmadığını bu yüzden temkinli sürmesi gerektiğini ciddi bir şekilde söylediğinde adam kahkahayı patlatmıştı. Zehra oysa ki gayet ciddiydi bunu söylerken... Yaşlı adam kahkaha atarken Hande hızla kapıyı açmıştı. Neydi bu kahkahalar neler oluyordu? Kaşları çatıldı. Ortaya oturup kafasını ileriye doğru uzattığında anlamaya çalıştı ne olduğunu.

''Ne kadar samimi olmuşsunuz 30 saniye içerisinde öyle?'' Gözleri ayrıldı Zehra'nın. İnanılmazdı! Bıyıklı elli yaşlarındaki taksici amca mı kıskanılmıştı az önce? Yok artık. ''Neye gülüyorsunuz ben de bileyim.'' Adama dönmüştü bu sefer.

İKİLEM 2 #HanZeh gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin