Selamlar nasılsınız? Ben iyiyim yaşıyorum. Yani sanırım.
Tarihin en kötü Vakıfbank'ının bulunduğu sezonda bu duruma sevinen arkadaşlar ülkeye uzun zamandır tek cl kupası getiren takımın da onlar olduğunu unutmasınlar. Türkiye ligini dünyada kimin daha çok ayakta tuttuğunu unutmayın.
Antalya'da İtalyan finali izleyeceğimiz gerçeğini göz ardı etmeye çalışıp iyi okumalar dilemek istiyorum...
-
''Once a tiger, always a tiger. HRRRRR.....'' Hande kaplan maskesiyle emekleyerek Zehra'ya doğru yaklaşıyordu.
''Sen ciddi misin şu an?''
''RAWWRRR Evet.'' Kükremişti. Poposunu sallıyordu şimdi bir de kuyruk gibi. ''Sevgilim kulübe girmiş kaptan olmuş. Bunu kutlamayacak mıyız?'' Havadan ona pençe atıyordu. Yüzünü buruşturdu Zehra. Gördüğü manzara... tarif edecek bir kelime bulamıyordu buna.
''Senin kaptanlığını aldım diye bana trip atmayacaksın yani?''
''Dişi azgın kaplan, aynı nesli tükenmekte olan kauai kuşunun dişisini etkilemeye çalıştığı gibi onu etkilemeye geliyor...'' Zehra'ya yaklaşmıştı iyice. Dinlemiyordu. Avını yakalayacaktı kararlıydı Hande. Ama böyle olmuyordu onu etkilemesi lazımdı... avını fileye takması gerekiyordu. Kur yapması gerekiyordu. ''Koku...'' Sırıtmaya başladı.
''Ne kokusu?'' Zehra kendini gülmemek için zor tutuyordu. ''Hande ne yapıyorsun!?'' Hande dinlemeden hala avına yaklaşmaya devam ediyordu. Alya bu manzarayı görmüyor diye şükretti Zehra içinden. Neyse ki kızları bir süre onlarla olmayacaktı. Hande ile özel ebeveyn kursuna başlamışlardı sonunda ikna edebilmişti Hande Zehra'yı... Zehra istemeye istemeye de olsa onun kahrına dayanamayıp kabul etmişti işte. Haftada bir gidiyorlardı. Zehra bazı derslere sadece Hande'yle, bazılarına ise kızıyla beraber gidiyordu. Bazen ona bile vakit bulamıyorlardı ki voleybola ikisi de geri dönmüştü. Zehra çok da memnun değildi bu durumdan da sesini çıkartmıyordu. Hem çok yoğun olmak, hem de kızını çok az görmek yıpratıyordu onu. Zaten ne gerek vardı ki... Alya'yı derslerin çoğuna Eda ablası götürüyordu zaten. Neymiş efendim ailesi bazı durumlarda çocuğunu görmemeliymiş... eğitimmiş bunun adı. Saçmalığa bak! Buradan bile belliydi zaten de para tuzağı olduğu susuyordu Zehra. Neyse ki eğitimler uygulamadan canlı yayınlanıyordu da aklı orada kalmıyordu. Açıp açıp istediği zaman izliyordu onu.
''Dişimi etkilemek için yayacağım koku...''
''Dişin çoktan etkilenmişse peki?'' Yere, ona doğru eğildi Zehra. Zümrüt gözleri istekle parlıyordu. ''Sanki önündeki kaplanı, ondan itaat bekler gibi yerden ona baktığı için oldukça yükseldiyse bu dişi kaplan?'' Hande'nin duyduklarıyla gözleri açılmıştı. Zehra'nın ayak ucuna gelip durduğunda kafasını ona doğru kaldırdı. Gördüğü manzara... muhteşemdi. ''Mesela böyle...'' Zehra onun yakasına elini attığında sesli bir şekilde yutkunmuştu Hande.
''Yani bu çok kolay oldu bu kadar hızlı olmasını beklemiyordum.''
''Nasıl olmasını bekliyordun?''
''Ne bileyim ben seni böyle...'' Elini Zehra'nın bacak arasına attı. ''...ellerim falan diye düşünmüştüm. Etkilemekle uğraşırım seni diye. Çünkü genellikle istekle gelen ben oluyorum. Sen ise istekli olan ama inkar eden...''
''Ben inkar eden?''
''Evet.'' Bir yandan okşamaya başlamıştı dizlerinde çöktüğü kadınını. ''Belki de artık eskisi gibi etkileyemiyorum seni...'' Suratı düşmüştü birden Hande'nin. Şimdi farkındalık geliyordu. Belki de gerçekten öyleydi. Belki de gerçekten Hande artık Zehra'ya eskisi kadar çekici gelmiyordu. Belki bazı özelliklerini kaybetmişti. Bazı yetilerini kaybetmişti. Belki alımını, belki çekiciliğini, karizmatikliğini, hatta belki de onu Zehra'ya göre güzel yapan her şeyini... Modu o kadar hızlı düşmüştü ki şimdi şuraya düşüp ağlamaya başlasa yeriydi. Dudakları titremeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİLEM 2 #HanZeh gxg
FanfictionİKİLEM kitabının devamıdır...❗️+18 uyarısı!! ⛔️ Uygunsuz olaylar içerir ve ÖNERİLMEZ.