sekiz

5K 268 98
                                    

Gözlerimi açtığımda ilk gördüğüm şey her zaman ki gibi boş bir duvar değildi. Bu sefer gözlerimin karşısında ki duvarda, bir sürü poster ve bir sürü çerçeve vardı. Ayrıca belime sarılmış bir kol. Saçlarımda hissettiğim sıcak nefes. Bir kaç saniye sonra aklıma dün Calum'la olanlar geldi. Benim neden bu işi yaptığımı gerçekten bilen tek kişi Calum'dı. Aslında ona söylemekten başka çarem yoktu. Çünkü onun da Luke ve Michael gibi bana soğuk davranmasına ve bana cephe almasına göz yumamazdım. Belki de uzun süredir Sky'dan sonraki tek arkadaşımdı. Bir kaç kere kıpırdadığım zaman arkadan gelen düzenli nefes sesleri yavaşlamıştı. Büyük ihtimalle uyanmıştı. 

"Uyanık mısın?" diye mırıldanan Calum'ın sesini duydum. 

"Evet." 

Ardından kollarını belimden çekti. Yavaşça ona döndüğümde bana gülümseyerek bakıyordu. "İyi uyudun mu?" 

"Uzun süredir böyle uyumamıştım." dedim ona gülümseyerek aynı şekilde cevap verdim. 

"Buna sevindim." 

"Evet, ben de." 

"Kahvaltıyı dışarda mı etmek istersin, evde mi edelim?" 

Üzerimde Calum'ın tişörtü vardı ve buraya gelirken giydiğim kıyafetlerinde şu an üzerimde olan kıyafetten pek bir farkı yoktu. Sadece Calum'ın tişörtünün göğsü daha az dekolteliydi. 

"Aslında evi tercih ederim." 

"Bunu bana söyleyen ilk kızsın! Sanırım bu tarihi bir yere not almalıyım." 

"Aslına bakarsam evde yemeyi istememin nedeni giyecek doğru düzgün bir şeyimin olmaması." 

Dudaklarından sessizce bir "Ah." çıkarken kafasını anladığını belirtir bir şekilde salladı. "Olsun, ben de evde kahvaltı etmeyi tercih ederim zaten. Sadece kibarlık olsun diye sormuştum." 

Onun bu söylediklerinde karşı ağzımdan bir kıkırdama kaçtı. Onun gibi doğrulmuş ve yatağın kenarına oturmuştum. Çıplak ayaklarım soğuk parkeye değiyordu ve bu bende ister  istemez bir ürperti oluşmasını sağlıyordu. 

"Banyo odadan çıktıktan sonra tam çaprazında ki kapı." 

"Önce sen girebilirsin." 

"Üst kattakine girerim. Benim için sorun olmaz." deyip gülümsedikten sonra bir şey dememe fırsat vermeden odadan çıkmıştı. Merdivene çarpan ayak seslerini duyabiliyordum. Sonunda bacaklarımın son derece uyuşuk olmasını umursamayarak ayaklandım ve Calum'ın bana tarif ettiği kapıyı açıp içeri girdim. 

Dün gece Calum'a her şeyi anlattığıma ve bir de üstüne onunla sarılarak uyuduğuma inanamıyordum. Ama bundan pişman değildim. En azından gerçek beni aralarından biri bildiği için mutluydum. Saçlarım karman çormandı, gözlerimin altı dün gece çok ağladığım için şişmiş ve morarmıştı. Düşündüğümden daha kötü görünüyordum ve eğer evde olsaydım gözlerimin altı için bir çare bulabilirdim. Ama şu an da bu mor gözlerle gezmeye mecburdum. Lavoboya eğilip elimi yüzümü yıkadıktan sonra, paytak adımlarla sesin geldiği yere doğru yürüdüm. 

Calum, üstsüzdü. Üstüne bir şey giymemişti. Ocağın başında duruyor, büyük ihtimalle yumurtayı pişiriyor ve sesinin mükemmelliğini belli ediyordu. Kulaklarıma ve gözlerime sunulan bu  şöleni bozmak yerine, mutfak kapısına yaslanıp onu dinlemeye başladım. Sesi kadar vücudu da oldukça güzeldi. Kaslı kolları ve kaslı kollarının üstünde bir sürü dövmesi vardı. Dövmeler, Calum'a ayrı ve hoş bir hava katıyordu. 

"Orada olduğunu bilmediğimi sanıyorsan yanılıyorsun. Gözetlenmek hoşuma gitti." dedi sırıtarak ve saniyelik olarak dönüp bana baktı. Ardından ise sanki çok zor bir şeymiş gibi pişirmek için boğuştuğu yumurtaya döndü. 

bitch // l.h.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin