Ben'le yemek yemeye devam ediyorduk. Televizyonda görüntüyü göreli sanırım üç saat kadar olmuştu ve beklediğimin çok dışında tepkiler veriyordum. Ben ile konuşmaya devam ediyordum. Telefonum o görüntülerden sonra bir çok kez çalmıştı. Luke, Calum hatta Michael ve Ashton bile sırasıyla beni aramışlardı. Hiçbirine cevap vermemiştim, telefonu önce sessize almıştım ama mesajlar artıp bana rahat vermemeye başladığında tamamen kapamıştım. Şu anda o görüntüleri düşünmek istemiyordum. Kendimi gerçek dünyadan soyutlamak, en azından biraz daha rahat etmek istiyordum.
"Benimle bu kadar vakit geçireceğini düşünmemiştim." dedikten sonra önündeki tatlıdan bir çatal daha aldı. Bense tatlı yerine bir içecek tercih etmiştim. Saat neredeyse gece dokuza geliyordu ve biz hala kalkmaya pek niyetli değil gibiydik. Küçücük kafede kalmış olan bir kaç müşteriden biriydik. Küçük bir yer olduğu için erken kapanıyordu büyük ihtimalle ve bir kaç saat içinde kalkmak zorunda kalacaktık. Benl'le geçirdiğim zamandan gerçekten zevk almıştım. Luke ve görüntüleri aklımdan çıkarabilmemi sağlamış, çok düşünmemi engellemişti. Ondan ayrıldığım anda ağlama krizine gireceğimden korkuyordum.
Sessiz mekanda birden yükselen bağırışlar üzerine, kafamı kapıya doğru çevirdim ve buraya doğru hızla gelen Luke'u, kapının orada görevlilerin tuttuğu Calum'ı gördüm. Luke ile gözlerimiz buluştuğunda, bir kaç saniye boyunca görüntüler canlandı kafamda. İlişkimize bir isim koymamıştık, sadece beni öpmüştü. Sevdiğini de söylememişti. Sadece o öpücüğün, beni sevdiğini ima etmesini dilemiştim.
Dağılmış görünüyordu, her zaman uğraştığı saçları dağılmıştı. Gözleri kızarmış görünüyordu ve dudakları şişmişti. Hiç çıkarmadığı piercing dudaklarında yoktu. Gözlerini, benden Ben'e çevirdi. Ardından yutkundu.
"Crystal." diye mırıldandı. Ardından çatallı çıkan sesine karşılık boğazını temizledi.
"Luke." dedim oturduğum yerde dik bir konuma gelerek.
"Ben, anlatacağım."
"Gerek yok." Kurduğum cümlenin üzerine gözlerini kapadı ve bir kaç saniye bekledi. Derin bir nefes aldıktan sonra gözlerini ovaladı ve ellerini saçlarının arasında gezdirdi. Şöyle bir dağıtıp karıştırdıktan sonra bekledi.
"Anlatacağım."
"Luke, her seferinde aynı şeylerin olduğunun farkındasın değil mi?" dedim gözlerimi ona çevirerek. Ben ise, neler olduğun anlamaya çalışır gibi bize bakıyordu. "Aramızda her bir şey olduğunda, adını koymadığımız bir şeye başladığımızda aynı şeyi yapıyorsun. Seni hep bir kız ile görüyorum."
"Adını koyamadığımız bir şeyin içinde miydik?" dedi gözlerini kırpıştırarak. Alaycı bir şekilde güldükten sonra kafamı iki yana salladım.
"Boşversene."
"Gidiyoruz ve sen beni dinleyeceksin." dedikten sonra bileğimden tuttuğu gibi beni çekiştirmeye başladı. Yalpalayarak masadan zorla kalktığımda, arkamdan Ben'in hamle yaptığını görebiliyordum. Karşımızda durduğunda, Ben'e çarpmamak için durmak zorunda kalmıştı Luke. Gözlerini ona çevirip şöyle bir süzdükten sonra "Çekil." diye mırıldandı.
"Bilmem farkında mısın ama," dedikten sonra derin bir nefes aldı. "Crystal ile şu anda yemek yiyordum."
"Ne yaptığın beni ilgilendirmiyor. Aramızda çözmemiz gereken ciddi bir sorun var." dediğinde kilitlenmiş bir şekilde ikisi arasında geçen diyaloğu dinliyordum.
"Bu yaptığın kabalık. Seninle gelmek bile istemiyor." dedi beni göstererek. Luke dönüp bana baktı. Sanki tak etmiş gibiydi. Sınıra gelmiş gibi görünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bitch // l.h.
FanfictionDuygularımı bana tekrar hissettirebilecek kadar özel bir çocuktu.