Arkadaşlar yazdığım bir tane Calum Hood fanfictionu var. Dış bağlantıya linki koyacağım ve aynı zamanda link olarak da atacağım. Bakarsanız beni çok mutlu edersiniiz!
Luke'ın gözleri herhangi bir kural ihmalini yakalamak için kurulmuş bir radar gibiydi. Havuzdan çıkıp şezlonglara uzandığımız andan beri, bir kere bile olsun rahat olmamış, önümüzden geçen ve bana bakan her erkeğe dik dik bakmış, üstüne üstlük bazen "Ne bakıyorsun?" diye laf bile atmıştı. Onun bu halleri beni gülmekten öldürürken, umursamaz bir şekilde şezlongta yatmaya devam ediyordum.
"Bence artık odaya gidelim." dedi hızla kendi şezlongundan kalkarken. Kaşlarımı havaya kaldırıp, güneş gözlüğümü kafama çıkarıp gözlerimi ona diktiğimde ciddi olup olmadığını anlamaya çalışıyordum.
"Bu da nereden çıktı şimdi? Daha öğlenin üçü ve günün en sıcak saati, havuzun kenarında oturmak varken neden odaya çıkalım?"
"Erkek cinsi çok fazla olduğu için."
"Bu benim sorunum, senin değil." dedim tekrar güneş gözlüğümü gözlerime indirip yattıktan sonra.
"İnan bana, öyle." dediğini duyar gibi oldum. Ama en sonunda kabullenmiş ve şezlonga tekrar yatmıştı.
"Bunu bu kadar dert etmeyi bırakır mısın lütfen? Hiçbiri umurumda değil."
İçine derin bir nefes almış ama cevap vermemişti. Onun bu halleri beni bu kadar eğlendirirken, kavgasız ve sakin birlikte zaman geçiriyor oluşumuza gerçekten şaşırıyordum. Bir kaç gün öncesine kadar onunla yan yana gelmekten bile kaçarken, şu anda onun beni kıskandığı gerçeği, beni çok eğlendiriyordu.
**
"Hazırsan çıkalım?" dedi Luke banyodan kafası yere eğik bir şekilde çıktıktan sonra.
"Hazırım." dedim ve çantamı da aldıktan sonra Luke'a baktım. Kafasını kaldırıp, elini ensesinden indirdikten sonra gözleri yavaşça üzerimdekileri süzdü.
"Giyindiğine emin misin?" dedi kaşlarını kaldırıp tekrar üzerimdekileri süzerken.
Gözlerimi devirdim ve ciddi misin dercesine ona baktım. "Çok komiksin."
"Öyleyimdir." dedikten sonra önden ilerledi ve kapıyı açtıktan sonra çıkmamı bekledi. Odadan çıkarken odanın anahtarını aldım ve Luke'un kapıyı kapatmasına izin verdim. Yavaş adımlarla yemekhaneye indikten sonra, açık büfeden yiyeceğimiz kadar şeyleri aldık ve zorlukla boş bir masa bulup masaya kurulduk.
"Sanırım otellerin en nefret ettiğim özelliği bu." dedi Luke burun kıvırarak. "Kalabalık ve masa bulma sorunsalı."
"Bende sevmiyorum." diye mırıldandım önüme aldığım yemeğe bir çatal daldırıp ağzıma götürerek.
"Çabuk ye de, gösteriyi kaçırmayalım. Animatörler bu gün bir şeyler olduğunu söylemişti."
"Ondan dün de vardı." dedim gözlerimi devirerek.
"Dün benim ilgimi çeken bir şey değildi, hem yeni gelmiştik ve yorgunduk. Dinlenmemiz gerekiyordu. Şimdi ise öyle bir şey yok. Dans şovları varmış sanırım."
"Dans şovları," dedim sorarcasına. "Çok mu ilgini çeker?"
"Dans eden, neredeyse çıplak kızlar, hoş tabii." dedi suratında ki yamuk gülüşüyle.
Kaşlarımı kaldırıp dikkatle ona bakarken ağzımdan bir "Hah!" çıktı. "Nedense şaşırmadım buna." dedim neredeyse gülerek.
O da gülümsedikten sonra birden ciddi bir ifadeye büründü. "Hem dans ederken kız ve erkek arasında oluşan o çekimi de seviyorum." dedi. Ağzına bir çatal daha atmış ve yemeğini çiğniyordu. Kafamı tabağımdan kaldırdıktan sonra arkama yasladım ve kolamdan bir yudum alıp ağzımdaki lokmayı ıslattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bitch // l.h.
FanfictionDuygularımı bana tekrar hissettirebilecek kadar özel bir çocuktu.