on sekiz

3.6K 215 52
                                    

2 Ay Sonra-

Elimde ki magazin dergisine öylece bakarken, aslında bu resimlere çok da şaşırmama gerektiğini biliyordum. Luke'un bir eli kızın belinde, bir diğeri ise ensesinde onu tutmuş öpüyordu. Kızın suratı tam olarak belli olmuyordu çünkü bir tutam saç yüzüne gelmiş ve yüzünün saklanmasına neden olmuştu. Birlikte ikisininde yüzünün göründüğü bir fotoğrafa hiç rastlamamıştım. Genelde ya arkalarından çekilmiş ya da birbirlerini sömürürlerken ki fotoğrafları görüyordum. Luke'un yüzünün göründü bir fotoğrafı görmek istemezdim. Benim için çile gibi geçen iki ayın, onun için aslında ne kadar eğlenceli oldupunu gösteren mimiklerini görmek istemiyordum.

"Kendine acı çektirmeyi bırakır mısın artık?" dedi Calum elimden hırsla magazin dergisini çekerken. Dün gece Lukelarda kalmıştı ve neredeyse bir haftadır görüşemediğimiz için Lukelardan dönerken beni evimden alıp kendi evine getirmişti.

"Bu magazin dergisini burada bırakan sensin, bakacağımı bilmiyor musun sanki?" dedim burun kıvırarak.

"Bakmazsın diye düşünmüştüm, mazoşist olduğuna dair bir fikrim yoktu." dediğinde yapmacık bir kahkaha attım ve o da bunun yapmacık olduğunu fark ederek tebessüm etti.

Onu sadece iki aydır fotoğraflardan görüyordum. Calum bir kaç kere grubunda toplanacağı eğlence merkezlerine beni çağrımıştı ama ilk olarak, bir işim vardı ve artık benim gece çıkmamı engelleyemeyeceğine göre gece eğlenmek dışında yapmam gereken başka zorunlu şeyler vardı. İkinci olarak ise, ondan bilerek kaçmıştım. Onun gideceğini öğrendiğim her yerden koşarak uzaklaşabilirdim. O kızla fotoğrafları ilk çıktığı zaman, suratını görürsem nasıl tepki vereceğime dair fikirlerim yok olmuştu. Mutluydu. Ne desem boştu.

"Hadi çıkalım." dedikten sonra bileğimden tutup beni de peşinden sürüklemeye başladı.

"Nereye?" diye mırıldandım.

"Kahvaltıya."

"Sen hazırlarsan diye düşünmüştüm."

"Evde doğru düzgün bir şey yok güzelim, yürü hadi." dedikten sonra beni çekiştirmeye devam etti.

Arabaya bindikten kısa bir süre sonra sevimli bir kafenin önünde durmuştuk. İkimizde arabadan indiğimizde, Calum ciddi bir surat ifadesi ile arabanın önğnde durdu ve diğer ceplerini de yoklamaya başladı. "Cüzdan." dedi. "Cüzdanım yok."

"Çaldırdın mı?" dedim neredeyse bağırarak.

"Hassiktir. Çaldırmadım." dedikten sonra saçlarını karıştırdı. "Sadece Luke'ta unuttum. Dün gece eve bir şey sipariş etmiştik ve ben ödemiştim. Cüzdanı tekrar cevime koymamışım." Ben öylece suratına bakarken, gözlerimi gözlerimden ayrmıyordu. "Gidip cüzdanı almamız lazım, Crys."

"Luke'un evine mi?" dedikten sonra kahkaha attım. Sinirlerimin bozulduğunu gösteren bir kahkahaydı bu. "Unut bunu, böyle bir şey olmayacak."

"Luke evde değil Crystal! Kızla buluşacaktı."

"Ailesi?" diye mırıldandım. Luke evde değilse, gitmemem için bir sebep yok gibi görünüyordu.

"Şirketteler. Hadi lütfen." dedi benden cevap beklemen kilitlediği kapıları tekrar açarken. Arabanın kapısnının yanına ulaşmıştı bile.

Derin bir nefes alıp bıkkınlıkla "Pekala." dedim ve göğsümün üzerinde birleştirdiğim kollarımı sallayarak arabaya doğru yürüdüm. Aynı zamanda yanaklarımı şişirmeyi de ihmal etmemiştim. Arabanın kapısını açıp kendimi yavaşça içine attım ve kemerimi taktım. "Dua et de Hemmings ailesinin herhangi bir ferti ile karşılaşmayalım."

bitch // l.h.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin