"Neler oldu?" dedi Calum oturduğu kanepede yayılır pozisyona geçerek. Elinde bir kap dondurma vardı ve dedikoduya hazır bir kız gibi duruyordu. Aynı kap dondurmadan bende de vardı. Elimde ki kaşığı kaba daldırıp vanilyadan biraz aldıktan sonra ağzıma götürdüm ve vanilya tadının ağzıma yayılmasına izin verdim. Ardından ise derin bir nefes aldım.
"Onun yanında kendim gibi davranmam hoşuna gidiyormuş."
"Bu da ne demek şimdi?" dedi kaşlarını kaldırıp bana bakarak.
"Çevresinde ki herkes sahteymiş ve sadece Luke'un etrafında olabilmek için Luke'a karşı sahte bir sempati besliyorlarmış. Yani ona karşı davranışları yapmacıkmış. Ama ben öyle değilmişim."
"Haklı." dedikten sonra derin bir nefes aldı. "Onunla aynı sorunları bende yaşıyordum. Ama ben atlattım. En azından bir kaç gerçek dostum olduğunu fark ettikten sonra. En azından grup dışında bir kaç gerçek dost." İçine derin bir nefes çekti. "Ama Luke öyle değil. Lisede de öyle değildi. Daima içine kapanıktı ve yeni arkadaşlar edinmeye korkardı. Kendisini yarı yolda bırakacaklarından endişe ederdi. İnsanların yapmacıklıklarından hoşlanmadığı içinde genelde yeni birileri ile iletişim kurmazdı. O yüzden tek arkadaşları bizleriz." dedi.
Luke'un tek arkadaşlarının sadece gruptakiler olduğuna inanamıyordum. Luke, karşıdan bakıldığında son derece sosyal ve insanlarla iletişim kurmayı seven biri gibi görünüyordu. Ama grubun içinde ki en asosyal kişi olması beni şaşırtmıştı.
"Ben onu sosyal bir insan sanıyordum. İnsanlarla iletişimi iyidir falan diye düşünmüştüm."
"Bak ikisini karıştırma. İnsanlarla iletişimi iyidir ama insanlarla iletişime geçmek istemez. Sosyaldir ama sosyal olmayı sevmez. Çünkü ünlü ve paraya sahip olduğu için çevresinde ki herkes -onun da dediği gibi- yapmacık."
Sadece başımı sallamakla yetindim. "Başka?" diye sordu ısrarla. "Neler oldu, bu kadar mı?"
"Onlarla tatile gideceğim. Ailecek." dedikten sonra Calum'ın suratında değişen ifadeyi izledim. "Ve Jack aslında sevgili olmadığımızı öğrendi. Aslında anladı." Calum, biraz daha dehşete düştü. "Gerçek adımın Bethany değil Crystal olduğunu da biliyor artık."
"Zorlamasam anlatacağın yok!" dedi sinirle bana bakarak. Nedense Luke ile aramızda olan şeylerle çok ilgileniyordu ve fazlasıyla da meraklıydı.
"Ben anlatmasam, Luke anlatırdı."
"Luke mu?" dedi ve güldü. "Luke seninle ilgili konuşmaktan kaçıyor."
Bu sefer benim kaşlarım havaya kalkarken dikkatle yüzüne baktım. "Nasıl yani?"
Ağzına büyük bir kaşık dondurma attıktan sonra bir müddet bekledi. "Seninle ilgili bir konu olduğunda ya gözlerini kaçırıyor ya da konuyu değiştiriyor." Cevap vermemi beklemeden hırsla ekledi. "Peki tatile nereye gidecekmişsiniz?"
"Bilmiyorum." dedim. En ufak bir fikrim yoktu. Nereye gidebileceğimize dair bir tahminim bile yoktu. "Sadece gideceğim işte."
"Sen nasıl bir kızsın, tanrım?" dedikten sonra gülmeye başladı.
"Meraklı biri değilim. Meraklı olmayı uzun zaman önce bıraktım."
"Fark ettim." dedikten sonra suratında ki büyük gülümseme ile bana bakmaya devam etti. Ardından ise beni umursamadan telefonu açtı ve her ne kadar telefona baksa da suratında hala büyük bir sırıtış vardı.
*
"Para işini sen hallederken ben dışarda beklesem olmaz mı?" dedim belkide yüzüncü kez. Ama Luke, beni tekrar duymazdan gelmişti ve eve doğru yürürken beni de peşinden sürüklüyordu. Eli, bileğimi fazlasıyla sıkıyordu ve ne söylersem söyleyeyim gevşetmeyeceğini bildiğim için denemeye bile çalışmamıştım. "Onun suratını görmek istemiyorum. Lütfen. Sabah evden çıkarken bile ona görünmemek için kırk takla atarak çıkıyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bitch // l.h.
FanfictionDuygularımı bana tekrar hissettirebilecek kadar özel bir çocuktu.