Gözlerimi kırpıştırıp televizyonda verilen filmi izlemeye devam ettim. Birkaç gündür doğru düzgün uyumamış olmamdan olsa gerek en başta gözlerim olmak üzere tüm bedenim sızlıyordu. Zaman kavramımı kaybettiğimi söyleyebilirdik. Tahmini olarak yaşadığım olayların üzerinden 1 hafta geçmişti. Bu 1 haftalık süreç boyunca Calum'da kalmış ve benim için hazırladığı odadan sadece tuvalete gitmek için çıkmıştım. Calum doğru düzgün dokunmasam bile üç öğün bana yemek getirmekten sıkılmamıştı. Benimle konuşmaya çalışmış, biraz olsun iyi hissetmemi sağlamaya çalışmıştı ama hayır, hiçbir faydası olmuyordu.
Kapının çaldığını duydum ama şu anda gözlerimi karşımda savaşan yenilmezlerden çekecek değildim. Bir şey söylememe rağmen açılan kapıya karşılık yavaşça arkamı döndüm ve bana gülümseyerek bakan Calum'ı gördüm. "Luke." Diye fısıldadı. Burada kaldığım süre boyunca her gün gelmiş, her gün beni görmek ve konuşmak istediğini söylemişti. Aslına bakarsanız bunların hepsini bana Calum iletmişti çünkü ben kendisini görmek istemiyordum. Elime para tutuşturduğunda suratındaki o ifadeyi unutamıyordum. Her onunla konuşmak istediğimde aklıma o an geliyor, kalktığım yere geri oturuyor ve Calum'a onu görmek istemediğimi söylüyordum.
Bu sefer Calum'a cevap bile vermedim. Anlamış gibi başını salladıktan sonra, odanın kapısını kapadı ve hemen ardından ayak seslerini duydum. Televizyonun sesinin çok kısık olduğunu kulaklarım Luke'un sesini işitince fark ettim. Tüm tüylerim ürperirken içimin karıncalandığını hissettim. Birkaç saniye gözlerim boş boş televizyonda hala çarpışmakta olan yenilmezleri buldu. Hemen ardından ise derin bir nefes aldım ve kumandayı aldığım gibi sesi sonuna kadar açtım. Luke'un sesi, dövüş sesleri arasında kaynayıp yok olurken gözlerimi kapadım ve kendimi sakinleştirmek adına tekrar bir nefes aldım.
Kendime gelip filme konsantre olmaya hazır olduğum anda kapımın bu sefer çalınmadan birden açılması üzerine korktuğum için sıçramış, ardından gözlerimi kapıya çevirmiştim.
Calum'ın anlattığı kadar dağınık görünüyordu. Kelimenin tam anlamıyla gözleri küçülmüş, çökmüş, ve altlarının kırmızılığından dolayı mavileri eskisi kadar dikkat çekmiyordu. Göz göze geldiğimiz zaman dudağını ısırdı. Dilini kurumuş dudaklarının üzerinde gezdirdi. Bir şey söylemek için ağzını açtı ama harfler bir araya gelmekten kaçınarak ona yardımcı olamadı. Ağzını dolduracak kelimeler yerine gözlerini yaşlar doldurmuştu. Dikkatle gözlerini kırptı. Göz damlası kirpiğine takılarak son savaşını verdi ama sonunda yenilerek yanağından süzüldü.
Bir şey demeden ona bakmayı sürdürdüm. Bir kaç saniye sonra odaya Calum girmişti. Bu sefer gözlerimi ona çevirdim. "Özür dilerim, engel olamadım." diye mırıldandı.
Luke ise hızla bana doğru atıldı. Sarılacağını, öpeceğini düşünmüştüm. Ama elimdeki kumandayı alıp televizyonda oynayan filmi kapadıktan sonra kumandayı fırlattı. Bir şey demesini mi istiyordum yoksa bundan kaçınıyor muydum emin değilim. Sesini daha canlı duyduğumda ne hissedeceğimi kestiremiyordum. İyi mi olacaktı, kötü mü olacaktı? Dudaklarımı ıslatıp ona bakmaya devam ettim. Sonunda "Ben çok üzgünüm." diye mırıldandı. Epeydir işitmediğim bu ses bedenimi titretti.
Geçen hafta olduğu kadar kusursuz değildi. Cümlenin her yerinde çatlamış, sonlarına doğru can çekişen bir hayvan gibi sessizleşmiş ve yok olmuştu. Yutkunduktan sonra suratını ekşitti. Boğazı kurumuş olmalıydı. Bir şey demem gerektiğini biliyordum. Belki 'bende üzgünüm' belki 'siktir git.' Ama bir cevap vermeliydim. Benden bir cevap beklediği barizdi. Ama vermedim. Hiçbir şey söylemedim. Sadece gözlerine öylece bakmaya devam ettim.
Bir hafta boyunca annemden gelen "Amerika'ya dönelim." mesajlarını görmezden geliyor, bir karar vermem gerekiyordu. Onun gözlerine bakarken ve gözleri içimi huzurla değil, acıyla doldurduğunda, mesajlara vereceğim cevabın "Evet." olacağı kesinleşmişti. Hatta bu cevabımı anneme yüz yüze de söyleyebileceğimi düşünerek oturduğum yataktan kalkmış, yanımda bulunan küçük çantamı almış ve bir anda sırtıma takmıştım. Bu hareketime şaşıran Luke ve ardından Calum dikkatle beni izliyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bitch // l.h.
FanfictionDuygularımı bana tekrar hissettirebilecek kadar özel bir çocuktu.