"Gitmek zorunda mısınız?" dedi Calum bana ve Luke'a bakarak. Kahvaltı etmiştik ve Luke acilen gitmemiz gerektiğini söyleyerek beni de zorla kaldırmış ve çekiştirmeye başlamıştı bile.
"Ailem." dedi Luke sadece Calum'a bakarak. Calum ve diğerleri anladığını belirten sesler çıkardıktan sonra evden hızlı adımlarla ayrılmış ve evin garajına park edilmiş arabasına binmiştik.
"Ailen beni neden görmek istediğini söyledi?"
"Seninle biraz zaman geçirmek istiyorlarmış." diye mırıldandı Luke arabanın vitesini değiştirip arabayı yola sokarken. "Tatile çıkmayı istiyorlar."
"Bryan hayatta izin vermez." dediğimde derin bir nefes çektiğini işittim.
"Biraz para o adamın çenesini kapalı tutmasına yardımcı olacaktır." dediğinde bu sefer onay vererek mırıldanmıştım. Bryan, parayı görünce susan şerefsiz bir piçin tekiydi. Beş para etmez pislik herifin teki yüzünden hayatımı doğru düzgün yaşayamıyordum. 22 yaşlarında ki diğer kızlar arkadaşlarıyla her gece barlarda sarhoş olup dans ederlerken, ben babammış gibi davranan bir Bryan ile uğraşıyor ardından her gece farklı bir adamın altına giriyordum.
Bir kaç dakikalık araba yolculuğunun ardından Calum'ın evine fazlasıyla yakın olan Lukeların evine gelmiştik. Arabayı hızlıca ve nasıl göründüğünü umursamadan park etmiş, ardından güneş gözlüklerini kafasına çıkarmış ve benim inmemi bekledikten sonra arabanın kapılarını kilitlemişti. Derin bir nefes alıp elimi eliyle birleştirdikten sonra evlerinin kapılarını çaldı ve bir kaç saniye sonra duyulan ayak seslerinin ardından kapı açıldı. Benimle yaşıt ya da benden bir kaç yaş büyük bir hizmetçi kapıyı açmıştı ve Luke'u görür görmez kızarmış kafasını başka yerlere doğru çevirmişti. Bu durum ister istemez gülümsememi sağlarken, Luke'un da bu durumdan haberdar olduğunu fark ettim. Kızı utandırmak hoşuna gidiyordu çünkü kıza sırıtarak bakıyor ve dudaklarını ısırıyordu.
"Selam, Olivia. Annemler ne tarafta?"
"Salondalar." diye mırıldandı sessizce kız. Luke ise sadece sırıtmaya devam ederek yürümeye başladı. Ellerimiz hala birleşikti ve beni de ister istemez peşinde sürüklüyordu.
"Anne!" diye seslendi Luke salona girdiğimiz anda. Liz ve Andrew hızla koltuktan kalkıp yanımıza gelirken, elimi Luke'un ellerinin arasından çekmiştim. Bana kaşlarını çatıp baktıktan sonra ardından tekrar annesine döndü. Eğilip annesinin yanaklarına öpücükler kondurdu ve ardından sıkıca sarıldı. Aynı şekilde babasına da sarıldıktan sonra yanıma geldi ve beni kendisine yapıştırıp tekrar ailesine döndü.
"Bethany, nasılsın?" diye fısıldadı Liz bana gülümseyerek bakarken. Bethany. Kesinlikle alışamayacağım bir şeydi.
"İyiyim, teşekkür ederim, Liz. Sen nasılsın?" diye fısıldadım. Aklıma ona adımla seslen dediği zaman gelmişti. Bu her ne kadar beni rahat hissettirmese de böyle istiyorsa, ona adıyla seslenebilirdim.
"Bende iyi sayılırım. Ama bizimle tatile gelirsen çok daha iyi olacağıma emin olabilirsin."
Suratımı bir gülümseme kaplamıştı. Uzun zamandır görmediğim ailemi hatırlatıyorlardı ve bu benim ister istemez etkilenmeme sebep oluyordu.
"İstiyorsanız, neden olmasın?" diye mırıldandım. Andrew'da bana bakarak gülümserken, Liz tıpkı küçük bir çocuk gibi ellerini çırpmış ve derhal rezarvasyonlara başlaması gerektiğine dair şeyler söylemişti. Hızla salondan çıkıp bir eyre doğru giderken, Andrew'da onun peşinden bize gülümseyerek çıkmıştı.
Luke, belimde ki elini çekerken, rahat hareketlerle salona geçmiş ve bir koltuğa uzanmıştı. Bense yavaş adımlarla salonun ortasına geçmiş ve bir koltuğa oturmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bitch // l.h.
FanfictionDuygularımı bana tekrar hissettirebilecek kadar özel bir çocuktu.