"Babama, benden başka bir oğlu olup olmadığını soracağım. Bir ağabeyim var mı cevap vermesini isteyeceğim."
Boş gözlerle Emir'e baktım. Selim ve Neco da kollarını birbirine dolayıp arkasına yaslanmıştı. Emir'in gerginliği şimdi ikisinin de üzerindeydi.
Emir'in söylediği söz yani babasına soracağı soru normal birisine dahi sorulsa garip bir tepki alabileceği bir soruydu. Ama bu soruyu Halit Bayar'a sorunca muhtemelen en kötü tepkiyi alırdı. O yüzden Emir dünden beri gergindi. Ama böyle bir soruyu neden soruyordu ki?
"Emir," dedim kısık şekilde. "Neden babana böyle bir soru soracaksın?"
"Aile soy ağacımız için sevgilim." Emir gülümseyerek karşılık vermişti ama sesi pek de öyle değildi.
"Abi miras için mi?" Neco'nun çok ciddi şekilde sorduğu soruya Selim gözlerini devirmişti. "Ne ya! Sonuçta bu kadar mal mülk var ortada ben olsam ben de paylaşmak istemem."
"He Neco, onun için endişeliyim. Şimdi toprakları eşit şekilde bölmek için kim uğraşacak?" Emir geriye yaslanıp derin bir nefes aldı.
"Sana düşmanlık besleyen kişiyle mi alakalı olduğunu düşünüyorsun?" diye sordum. Hafifçe koluna dokunup okşamıştım.
Emir içten gülümsemesini huzuruma sunup elimi tuttu. "Zeki bir kadın olduğunu biliyordum ama taşları bu kadar çabuk yerine koyman beni çok etkiledi sevgilim. Haklısın, gelen tehdit mesajları ve Metin Alakurt olayının bile bununla bağlantılı olduğunu düşünüyorum."
"Peki babanın bir çocuğu olduğunu neden düşündün?" diye sordum.
"Hediye olarak gelen birkaç fotoğraf ve biraz da Selim'in aydınlatması ile düşündüm. Aslında ilk başta ihtimal vermedim ama babam sürekli sert şekilde üstünü kapatınca şüphe etmeye başladım. Sonuçta gençlikte hata yapmış olabilir ya da kendinde bu saçma hakkı görüp şeytana da uymuş olabilir. Mardin'de bana verilmek istenen fotoğraf da kafamı karıştırdı, babam aynı şekilde onun da üzerini kapatmıştı." Emir'i dinlerken söylediklerinin pek de mantıksız olmadığını fark ettim.
"Umarım bu durumun sana zararı dokunmaz abi." dedi Neco. Her zaman olduğu gibi bakışları samimiydi.
"Emir'e neden zararı dokunsun? En azından ne var yoksa gerçekleri öğrenmek onun hakkı." Selim'in yüzü diğerlerine göre daha sertti. Rahatsız olduğu bir şey olup olmadığını düşündüm. "Halit Bayar da olsa insanları elinde oynatma hakkı yok."
"Öğreneceğiz artık ne varsa. Hadi kalkalım, annem kahvaltıya bekliyor." dedi Emir ayağa kalkarken.
"Eee, niye şimdi kahvaltı yapıyorduk o zaman?" diye şaşkınca sordum. Bazen Emir'i hiç anlamıyordum.
"Zaman kazanmak istedim, seninle de gitmeden önce olan biteni konuşmam gerektiğini düşündüm güzelim." Emir elime uzanıp beraberinde beni de ilerletmeye başladı. Diğerleri arkada kalırken ikimiz Emir'in arabasının yanına gelmiştik.
"Sen halledersin, benim sevgilim güçlü bir adam. Zekan ve iraden sana yardım edecektir." dedikten sonra uzanıp yanağına küçük bir öpücük kondurdum.
"Bak bunları yazıyorum bir kenara Yonca Hanım, azıcık öpüp kaçmak olmaz. Rövanşı fena alacağım ona göre." Emir'in sözlerine gülüp arabaya bindim.
Ama o benim aksime aşırı ciddiydi. Dediğini yapacağına adım gibi emindim. Ve bunu sabırsızlıkla bekliyordum.
**
Araba konağa yaklaşırken oturduğum yerde biraz daha doğruldum. Daha önce buraya geldiğimde bu kadar gergin değildim ama şimdi nedense içimde garip bir his var.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BULDUĞUN YERDEYİM
General Fiction"Yüreğinin kapılarını benden başkasına açamazsın! Bu ben bile olsam..." "Bu sözüyle deli olduğunu düşünebilirdim ama o an anladım ki bu iki adam birbirinden farklı, birbirini kıskanacak kadar da aşık..." ** "Sırrımı bildiğin için yanımdan ayrılamazs...