14. BÖLÜM SEN DEĞİLSİN

42 9 0
                                    

🍀🍀🍀🍀YONCA DENİZ🍀🍀🍀🍀

Emir ile Selim odadan çıkınca etrafı izleyen Aslı'ya baktım. O da benim kadar yorgundu. Emir dün akşam aniden yola çıkmamızı söyleyince o yorgunlukla kendimizi arabada bulmuştuk. Günlerce bir savaşta gibi oradan oraya koşup duruyorduk.

"Nasılsın kızım," Emine teyzenin sesi ile ona döndüm. Emir annesine benzemiyordu, daha önce babasını gördüğüm için tıpkı babasına benzediğini düşündüm. Annesi minyon tipli zayıf bir kadındı. Ama güzel bir ifadesi vardı. Yaşlanmış olsa da zarif halini hala koruyordu.

"Teşekkür ederim iyiyim, siz nasılsınız?" diye sordum. Sıcak bir tebessümle ile yüzüme bakıyordu.

"İyiyim güzel kızım, oğlum arkadaşları ile buralara gelmiş daha da iyi oldum," derken sesi de sözleri kadar samimiydi. Sanki içinde büyük bir özlem vardı. Belki de Emir sık gelmiyordu.

"Çok güzelmiş buralar," dedikten sonra kafamı pencereye doğru çevirdim.

"Gezdiniz mi etrafı ? Aslı kızım isterseniz Necati'yi çağırayım tekne ile nehirde gezinti yapın," derken ayağa kalkmıştı.

"Olabilir aslında Emine teyze," Aslı yorgun olmasına rağmen dinç şekilde karşılık verdi. Onun bu enerjisini kıskanıyorum. Bana bakıp göz kırpınca ben de olumlu anlamda başımı salladım.

Emine teyze odadan çıkınca ben de ayağa kalkıp etrafa bakınmaya başladım. Odayı dolduran telefon sesini duyunca Aslı'ya baktım. Çalan onun telefonuydu, o konuşmaya başlayınca ben de pencereye doğru yürüdüm. Fırat Nehri'nin çok güzel bir manzarası vardı. Kocaman konağa nerdeyse sıfır mesafedeydi. Geldiğim andan beri etrafı dikkatle izlemeye çalışmıştım. Kesinlikle ihtişam dolu bir yerdi.

Ama karşımda duran adam her şeyden daha ihtişamlı geliyordu. Ya da beynim öyle olduğunu düşünmek istiyordu.

Emir, Selim ile konuşmasını çabuk bitirmişti. Buluşan gözlerimiz birbirine neden böyle kilitleniyor bilmesem de aklıma gelen ihtimaller beni korkutuyordu. Kalbimin benden habersiz bir yola çıkma ihtimalini düşündükçe kendime kızıyorum. Emir ise eskisi gibi davranmıyordu, hem bakışları hem de sözleri değişmişti. Dün akşam söylemek istediklerini keşke duyabilseydim. Hatta geçen her dakikada ona olan güvenimin arttığını ve artık korkmak yerine en ufak şeyde ona sığınmak istediğimi söyleyebilseydim. Bu duyguyu ne zaman hissetmeye başladım bilmiyorum ama sabah arabada gözlerimi açıp onun sesini duyduğumda içimdeki garip duygudan sonra anladım. Hatta ondan korkmamın onu bu kadar kızdırdığını görünce ona haksızlık ettiğimi düşündüm. Bugün ona gerçek hissettiğim şeyleri söylemek istiyordum.

Bana bakan sert ifadesine karşılık gülümsedim. Buna şaşırıp öylece bakakaldı. Yüzünde merak oluşunca daha da gülümsedim. Yanıma doğru gelecek gibi oldu ama konağın bahçesine giren araba dikkatini dağıttı. Galiba babası gelmişti. Babasına doğru yürüyünce ben de odaya dönüp yerime oturdum. Aslı konuşmasını bitirmişti. Ardına yaslanmış karşı duvardaki tabloları izliyordu. İçimdeki merak beni aniden ele geçirdi. Birkaç gündür sormak istediğim şeyleri sormak için uygun bir zamandı.

"Aslı," dedim kısık sesle. Ama hemen bana döndü. "Seni ilk gördüğüm andan itibaren çok sevdim biliyor musun?" Gülümsedim. O da bana gülümseyerek baktı.

"Ben seni daha görmeden önce sevmiştim ne yalan söyleyeyim. Ama görünce daha fazla sevdim," derken elimi tuttu.

"Kaç gündür hareketli zamanlar geçirdik, senin enerjin yüksek ama bazı zamanlar üzgün ifadeni görmek beni üzüyor," derken yüzüm asılmıştı.

Söylediklerim üzerine gülümseyip yüzünü çevirdi ama derin bir nefes alıp ardına yaslanıp tekrar bana baktı.

"Selim ile aramdaki durumu ima ediyorsun galiba," deyip bekledi. Bu aralar çevremdeki herkesin zeki olduğunu kabul ediyorum.

BULDUĞUN YERDEYİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin