27. BÖLÜM TURNAM

27 8 0
                                    

*****Emir Bayar

Doğduğum günden bu yana ben hep bir akıntının içindeydim. Dalgalar beni nereye sürüklerse o tarafa gidip hayatta kalmaya çalıştım. Ama artık bitti... Artık ben ne istersem o olacaktı.

Önümde giden siyah aracın içindeki Serhat Ovalı uzun zamandır içime şüphe tohumları eken bir adam. Her ne kadar yaşanılan şeylerin altından Metin Alakurt çıksa da tam anlamıyla ikna olmamıştım. Özellikle onu hayatıma sokan Serhat'ın ta kendisiyken...

En kusursuz görünen şeyler üzeri örtülmüş kusurlardan oluşur. Bu adam da kusursuz görünerek en büyük şüpheyi içime atmıştı.

Bir de o isim... Narin Söğüt... Duyduğum andan itibaren kalbimi sıkıyordu. Kimdi? Daha önce bu ismi nerede duydum?

Başım çatlamak üzere, sevgilimin dudaklarının tadı hala benimleyken ve güzel bir gün geçirmemiz gerekirken Emin uyanmak için beni öldürmeye çalışıyor. Ama bugün onu ben öldürüp gelmesine izin vermeyeceğim. Hayatımın merkezinden çıkaracağım artık onu...

Telefonumun çalması ile arabayı biraz yavaşlattım. Öndeki araç da hızıma göre gitmeye başladı.

"Alo,"

"Emir, nereye gidiyorsun? Yonca eve tek geldi?" Selim'in sesinde bariz bir endişe vardı. Zaten son zamanlarda hep diken üstündeydi. Onun gergin halini Aslı'nın gidişine yoruyordum ama farklı bir hali var gibiydi. Ne olursa olsun yanımdan uzaklaşmayan adam benden uzaklaşıyordu.

"Ona dikkat et Selim, benim yüzleşmem gereken biri var."

"Ne yüzleşmesi, kim?" Selim'in sesi daha da endişeli gelmeye başladı.

"Serhat Ovalı çıktı karşıma, her ne istiyorsa konuşmaya gidiyorum. Sen onun annesinin mezarının burada olduğunu biliyor muydun? Adı Narin Söğüt." İsmi söyleyince yeniden buruk bir his doldu içime. Ayrıca Serhat ve kadının soy isminin farklı olması da şüphe uyandırıcıydı.

Konuşmam bitince karşıdan ses gelmediğini fark ettim. Ama bir rüzgar sesi ve kapının açılıp kapanma sesini duydum. "Emir, beni bekle! Benimle konuşmadan dinleme onu!"

Aniden bağırıp endişeyle konuşması sinirimi bozmuştu. Benim bilmediğim ama onun bildiği bir şey vardı. "O sesine dikkat et, ayrıca şimdilik tek başıma konuşacağım onunla!" Telefonu kapatıp Selim'in son söylediği şeyi dinlemedim. Madem benden gizli iş çevirdi, sonuçlarına katlanır.

Hızımı arttırınca öndeki araba da hızlandı. Yaklaşık beş dakika sonra nehrin karşı kıyısında yüksek bir tepede arabalar durdu. Serhat Ovalı inince torpido gözündeki silahı belime takıp öyle açtım kapıyı. Bu adamın niyetini bilmediğim için asla güvenemezdim.

Arabadan inince kısa bir süre etrafi taradı gözlerim. Başımdaki ağrının şiddeti dayanılmaz seviyeye gelmişti. Ama Emin'i baskılamak için direniyordum. Bugün gelemeyeceksin Emin!

Fırat Nehri'ni bu tepeden seyretmemiştim. Aşağı kıyı konağa yakın olduğu için babam hep orada oynamamıza izin verirdi. Bu kadar uzak bir tepeye gelmeme müsaade etmemişti. Ama şimdi görüyorum ki suyun en derin ve azgın suları burada...

Sırtı bana dönük şekilde suya bakan adama yaklaştım. Geldiğimin farkında olduğu halde dönmemişti. Sinirimi bozan hareketlerinin sonunda kafayı gömeceğim o olacak!

"Fırat üstüne anlatılmış efsaneleri bilir misin Emir Bayar?" Yanına gidip ona bakmadan suya döndüm yüzümü. "Genelde acıklı hikayeler hepsi, acımasız ölümler... Masumların vahşice katledilmesi ama cezasız kalışı..."

BULDUĞUN YERDEYİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin