Sena'dan
Evde kalmak...
Çocuğu olmuyor...
Filancınının kızı/oğlu...
Sen ne okudun?
Maaşın kaç?
Elalem! Ne der?
Canımızı acıtan sorular, canımızı acıtan kıyaslar. Benim de payıma evde kalmak düşmüştü. Neydi eve kalmak? Her defasında karşıma gümüş tepsiyle sunuluyordu. Sırf elalem birşey demesin diye mi evlenecektim.
Elalem kimdi?
Yaşın geldi, bak çocuğun olmaz. Evde kaldın. Yorulmuştum bu söylemlerden. Başta kimseyi kırmak istemesem de sonraları kırılan hep ben olmuştum. Nasip diye birşey vardı. Varsa nasibinde döner dolaşır bulurdu zaten seni. Fakat insanlar öyle çok karışıyorlardı ki başkalarının hayatlarına.
Filancı onu giymiş, onu yemiş, ev almış, kat almış, arsa almış. Gül gibi kız o çirkin oğlana yakıştı mı hiç...
Kaç sene geçti çocukları olmadı. Ne var acaba?
Herşey bu kadar basit miydi? Dedikodu yapmak iftira atmak bu kadar basit miydi?
Anlamıştım ki insanoğlu konuşması gereken zamanda SUSUYOR! susması gereken zaman ise durmadan konuşuyordu. Esas olan denseydi. Nitekim biz gün geçtikçe sınırı aşıyorduk.
Sınırı aşanlardan birinin kurbanı Ela olmuştu. Ona göre masum sayılan karşılaşma hatta ayak üstü konuşma maalesef adını çıkarmıştı. Bunu yapan kişi de - güya bizi çok seven - komşumuz Nermin Teyzemizdi. Aklım almıyordu. Aklım cidden almıyordu.
Ben kalp kırmaktan çok korkan birisiydim. Kırılsam da kimselere birşey diyemez, içimde yaşardım. Ela öyle değildi. Sessiz kalamazdı. Ağzına geleni pat diye söylerdi. Şimdide bana Sefa'yı sevdiğini söylüyordu. Şaşkındım. Dilimin ucuna gelen kelimeleri geri ittim. Tepkim nasıl olmalıydı tam da şuanda bilemedim. Babamın sesi kendine getirdi beni. Bakışlarım annem ile Ela arasında mekik dokumaya başladı. Babamın herşeyi duymuş olma ihtimali ürpermeme sebep oldu.
" Hoşgeldin Mehmet, " diyen annemin az önceki hâlinden eser yoktu. Ela kımıldamadan duruyordu. Vitrin mankenine dönmüştü şuan.
" Sesiniz dışarıya geliyor hanım. Şaşırdım kaldım, hiç yapmazsınız öyle şeyler bir sorun mu var?"
Yüksek sesle konuşmaya, kahkaha atmamaya dikkat ederdik. Hem komşuluk hakkı hem de kadına yakışmayan davranışlardı.
" Konuşuruz Mehmet ben yemeği ısıtayım." deyip mutfağa gitti annem. Anlaşılan babam ne konuştuğumuzu duymamıştı.
" Hoşgeldin babacım " dedim sakince.
" Hoşbulduk kızım. Nesi var annenin?"
Ela vitrin mankenliğinden istifa etmişti. Anlamıştı tehlike olmadığını. Annem Nermin Teyze olayını babama anlatırdı. Babam esnaf adamdı. Ondan bundan yalan yanlış duyacağına annemden duyması gerekliydi. Zaten annemle babamın arasında sır yoktu.
Fakat Ela'nın son dakika golü olan aşk itirafını söylemeyeceğini düşünüyordum. Zira daha kendisi sindirememişti.
" Babacım Hoşgeldin " diyen eski vitrin mankeni hayata geri döndü.
" Hoşbulduk kızım. Betin benzin atmış iyi misin?"
Ela mahcup olmuştu. " Az uyudum bugün ondan. Ben odama geçeyim." diyerek kaçmıştı resmen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
【 TaNıK 】- Texting
Teen FictionTanık olduğum Kişi : Diyelim ki beni gördün , Neden ele vermedin? 0552 *** ** ** : Kusuru örtmede Gece gibi ol demiş Mevlana ondan 0552 *** ** ** : Ha birde...