Ela'dan
Vazgeçmemiş...
Benden vazgeçmemiş.
Bunu öyle güzel anlattı ki.
Ah Sefa sen gerçek misin?
Yoksa ben hayaller mi görüyorum.
Yok yok hayal değil. Elimde ki papatya gerçek. Sen gerçeksin Sefa. Hayal olamayacak kadar gerçek. Ama bir o kadar da hayal.
Allahım...
"Ela nerde kaldın?"
" Geliyorum abla."
Hem de peşinden. Yani her an bende evlenebilirim. O zaman " Ablam gelin oluyorrrr sırada bana geliyor. Hay hay. "
Eve gittiğimiz de çilekleri serin bir yere yerleştirdik. Annemler reçel yapacakları için çilekleri yıkama görevi bizdeydi.
Yani bugün ne iş verirlerse yapardım. O derece mutluydum. Babamlarında işi bitmemişti. O yüzden Sefalar da onların yanına gitmişti. Tabi bir yandan da çay demleniyordu.
E malum. Asude hanım gelecekti.
Neyse... Kıskanmadım ki.
Biz el birliği ile işlere koyulmuşken nasıl oldu bilmiyorum ama çilekler reçel olmak için tencerede yerini almıştı.
Annemler reçel ile uğraşırken ablam ben ve Zeynep bahçede fotoğraf çekiniyorduk. Rengarenk çiçekler ile fotoğraflarımız çok güzel çıkıyordu.
Tabii o esnada kapıya gelen Sefa, Selim ve Mirza Enişteyi fark etmemiştik. Annemin öksürmesi ile fotoğraf modundan çıkınca hâla ne olduğunu anlamayasakta bizi rahatsız etmemek için sırtı dönük duran SSM'yi görünce durumu anladık.
" Birşey mi lazım Mirza oğlum." diyen annemi duyan eniştem bahçeye girip yanımıza doğru yürümeye başladı.
" Merdiven istediler de." diyerek utangaç bir tavırla gözlerini kaçırarak ablama baktı. Ablamın yanakları al al olmuştu. Aslında çiçeklerin yanında gayet normal fotoğraf çekinsekte hepimiz gülümsediğimiz ve güzel görünmek için ayrıca özendiğimiz için utanmıştık.
Bazı insanlara bu durum saçma gelse de bizim için değildi. Kimse kusura bakmasın sokak ortasında dudak büzüp fotoğraf çekenleri hiç ama hiç anlamıyordum. Ben daha dümdüz çekinmeye utanırken, yani sevdiğim adam tarafından izlenmeye utanmıştım.
Ne bileyim utanıyordum işte.
Annem Enişteme merdivenin yerini tarif etti. Tamam merdiven biraz uzundu hadi Sefa yardım etti diyelim. Selim ne diye gelmişti. Yok yok bu Selim de var birşeyler.
Tam o esnada hiç boş kalmayan bahçe kapımızdan Asudeyle yanında tanımadığım bir kız geldi.
Asude ve kızın bakışları Sefa ve Selim'in üzerine değince açıkcası rahatsız olmuştum. Boş bırakmaya gelmiyor maşallah.
" Selamünaleyküm." diyerek giriş yaptılar. Annem de " Aleykümselam Hoşgeldiniz kızım, buyurun." diyerek balkonu gösterdi. Ama bizim kızlar bakışlarını Sefa ve Selim'in üzerinden ayıramadığından benimde şalterlerim attı.
" Amannn dikkattt tehlikeli merdiven düşmeyin." desem de umurlarında değildi.
Hayır siz niye yalı kazığı gibi dikildiniz acaba. Yanımdan Zeynep'in de " Tövbe estağfurullah " dediğini duydum.
Aaa hadi ben tamam da sana ne oluyor kız. Kısık sesle " Hayırdır." Diyerek göz kırptım.
" İçine düşecekler neredeyse." diyen Zeynep'e gülmemek için kendimi zor tuttum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
【 TaNıK 】- Texting
Novela JuvenilTanık olduğum Kişi : Diyelim ki beni gördün , Neden ele vermedin? 0552 *** ** ** : Kusuru örtmede Gece gibi ol demiş Mevlana ondan 0552 *** ** ** : Ha birde...