𝓑𝓸̈𝓵𝓾̈𝓶 13

4.2K 211 11
                                    







*Heeeyoo


-


Gözlerimin tek gördüğü şey Vasil'in sırtıydı. Adım sesleri yaklaştıkça Vasil'in sırt kasları gözle görülür şekilde gerim gerim geriliyordu. Anlaşılan Vasil, davetsiz misafirimizden pek hoşlanmıyordu.

'Ne işin var senin burada?'

'Seninle iş ile ilgili birkaç şey konuşmak için uğramıştım ama pek müsait değilsin sanırım?'

'Benim seninle bir işim yok.' sesi gayet açık ve netti.

'Yeni doğa...' Vasil bir elini havaya kaldırarak karşısındaki adamın lafını tek hamlede kesti.

'Vadinin orada buluşuruz.' konuşulacak konu benim yanımda konuşulamayacak bir konu gibi duruyordu. Vasil ne işi ile uğraşıyordu da bana güvenmeyip daha müsait bir ortamda konuşacaklarını söylemişti?

Ben kendi düşüncelerimin arasında dolanırken adım sesleri geldiği yöne doğru uzaklaşmaya başladı.

Vasil yabancının yeterince uzaklaştığından emin olduktan sonra bana döndü ve tekrar koluma yapıştı. Hızlıca beni evimizin patika yoluna doğru çekiştirmeye çalışıyordu.

'Bıraksana!' elimi kurtarmaya çalışıyordum.

'Kimdi o?' cevap yoktu.

'Kendim yürüyebilirim!' ben kolumu kurtarmaya çalıştıkça parmakları daha çok kenetleniyordu.

'Yeter Vasil, canımı yakıyorsun!' sonunda ellerinin esaretinden kurtulan kolumu diğer elimle ovuşturmaya başladım. Hızlı adımlarla Vasil'in arkasından yürürken 'O kimdi?'

'Önemsiz biri.'

Önemsiz biri olmadığı bariz belliydi.

'Önemsiz biri olduğu için mi bu kadar gerginsin.'

Sabır çeker gibi derin bir nefes alıp bıraktı. Sanki kötü bir şey demiştim.

Sonunda evimizin patika yoluna ulaştığımızda Vasil hiçbir şey demeden arabasına atlayıp hızlıca gözden kayboldu. Arkasından belli bir müddet baktıktan sonra Asya'nın sesiyle kendime geldim ve verandaya doğru döndüm.

'Hadi kuzum gel artık, üşüteceksin orada.' gözlerindeki ara sokaklarda belli belirsiz hüzün dolaşıyordu.

Onu cevapsız bırakmamak için başımı onaylar biçimde sallayıp bir elimi diğer kolumun dirseğine attım ve adımlarımı verandaya doğru atmaya başladım, ayaklarımı izliyordum. Yine hiçbir cevap alamamıştım. Üstüne üstlük daha çok kafam karışmıştı. Mühür Taşıyla ilgili Vasil'den bilgi alamayacağımı artık anlamıştım.

Asya'nın ben gelmeden önce hazırladığı yemekleri afiyetle yedikten sonra mutfağı benim toplayacağımı ve biraz dinlenmesi gerektiğini Asya'ya söyledim. Bana kalanları bitirdim ve hızlıca odama yürüdüm. Amacım internetten Mühür Taşıyla ilgili bilgi toplamaktı.


-





Aradan yaklaşık 2 saat geçmişti ve Mühür taşıyla ilgili hiçbir şey bulamamıştım. Umudumun son kırıntıları da vazgeçmeye yüz tuttuğu sırada son bir sekmeye tıkladım.

Ve bum!

'Kurt'un Yükselişi' adlı bir kitap bulmuştum. Arkasındaki yazılanlara bakılırsa yazar kurt adamların gerçek olduğunu ve onlarla ilgili efsanelere değiniyordu. Bu efsanelerin içinde Mühür Taşı da vardı. Mühür taşıyla ilgili tek bulabildiğim bu kitap olduğu için Kurt adam efsanesi ne kadar saçma olursa olsun o kitaba ulaşmalıydım. Bizim kasabamızdaki hiçbir kitapevinde bulunmuyordu ve kitabın en yakın olduğu kitapevi başka bir kasabadaydı ama buna değerdi. Uzun zamandan sonra ilk defa gözlerimi huzurla yastığa koyabilmenin keyfiyle kısa sürede kendimi uykunun nazik kollarına bırakıverdim.


Kan (MÜHÜR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin