𝓑𝓸̈𝓵𝓾̈𝓶 37

2.4K 145 15
                                    


* Hellö 



-


'Vasil beni bilerek mi Berra'nın önüne yem etti?' 

Aklımdaki korkunç düşünceyi dile dökmem gerekiyordu yoksa eve gidene kadar bile kafayı yiyebilirdim. O bakışların, gülüşlerin, öpücüklerin hepsi bir oyundan mı ibaretti yani?

'Ne?' Tarık'ın ve Yaşar abinin ağzından aynı anda çıkmıştı bu şaşkınlık nidası. 

'Saçmalama Efsun. Vasil Berra'nın böyle bir şeye kalkışabileceğini düşünmedi. Hatta hiçbirimiz düşünemezdik. İstersen Yaşar abiye de sorabilirsin.' 

'Gerçekten paranoyaklaşmaya başladın Efsun. Vasil sana hala kızgın olabilir ama seni öyle bir tehlikenin içine atacak kadar da değersiz değilsin. Berra'nın öyle bir olaya cesaret edebileceğini ben bile düşünmedim çünkü o yapıda bir kız hiçbir zaman olmamıştı.' 

'Demek ki gerçekten Vasil'i seviyordu.' 

'Vasil ona hiçbir zaman ümit vermedi.' Tarık içimi soğutmak istermiş gibi kuruyordu cümlelerini. 'O her zaman kendi başına çabalayan taraf oldu. Vasil için sadece istediğine ulaşması için bir basamaktı o kadar.' 

'Kızı basamak olarak kullanması hoş bir şey gibi konuşma.' 

'Bunu hiçbir zaman saklamadı ki? Berra'nın her şeyden haberi vardı. Vasil'in mühürlü olduğunu bile biliyordu. Mühürlü biriyle evliliği kabul etmek hangi aklı başında birinin yapacağı bir şey?' 

'Bunu bile göz ardı edecek kadar seviyordur belki de?' 

'Bu göz ardı edilecek kadar basit bir şey değil Efsun. Sen bizim genimizi taşımadığın için anlayamıyorsun ama Asya benim yanımda yokken nasıl şeyler yaşadığımı sadece Yaşar abi ve Vasil bilir. Yanımdayken de ona nasıl çekildiğimi sadece ben bilirim.' Son kurduğu cümlenin tınısında aşk vardı. Gerçekten de Asya'yı bu kadar seviyor olması kimsenin aklına gelebilecek bir şey değildi. Neredeyse hiçbir şey paylaşmamış olsalar bile birbirleri için yaratılmış gibiydiler. Asya'yı birinin yanındayken bu kadar mutlu ilk defa görüyordum. 

Vasil'in de yaşadığı çekim Tarık'ın ki kadar çok muydu peki? Yaşar abinin söylemesine göre bizimki daha çok olmalıydı çünkü aramızda Mühür Taşının da sağladığı bir bağ vardı. Aramızdaki bu çekim bana hiçbir zaman mührün veya Mühür Taşının bir etkisi gibi gelmemişti. Tamamen kendi beslediğim duygularla hareket ediyor gibi hissediyordum ama tam olarak anlayamıyorum da. 

Gözlerim arkamızdaki arabayla bizi takip eden Vasil'e kaydığında acaba onun içinde dönen fırtınalar neydi? 

Tarık'ın kurduğu cümleden sonra kimseden çıt çıkmadı, yol boyunca da bu şekilde ilerledik. Yaşar abi arabayı Vasil'in de rahat bir şekilde park edebilmesi için kenara park etti ve arabadan indik. 

'Yürüyebilir mi?' 

'Gerek yok, alırım ben.' dedi ve Asya'yı arka koltuktan kucağına aldı ve verandaya çıkan merdivenleri dikkatli bir şekilde çıktı. 

'Ben birkaç parça kıyafet alıp geleceğim.' 

Bakışlarımı Vasil'e döndürdüğümde bizimle beraber yukarı çıkmamış, arabanın kapısının yanında beklemişti. 

'Gerek yok aslanım, sen geç içeri. Ben zaten Yeliz'i almaya gideceğim birazdan getiririm gelirken.' 

Yaşar abinin sunmuş olduğu teklifle Vasil başıyla onaylayıp yanımıza geldi. Tarık'ı daha fazla bekletmemek adına çantamın içine attığım anahtarımı alıp kapıyı açtım ve bekleyenleri içeriye buyur ettim. 

Kan (MÜHÜR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin