𝓑𝓸̈𝓵𝓾̈𝓶 32

2.6K 151 42
                                    


*Ben geldiimmmm.

İyi misiniiiz, keyifler nasıııll? 



-


'Ne?' 

'Sürüye hoş geldiniz,' yüzünü bize doğru döndü 'istediğim cevapları sizden aldım. Sürüye katılmanızı engellemeyeceğim ki bu sizin en doğal hakkınız. Sonuçta ikiniz de burada büyüdünüz ve Asya, güzel kızım. Sen bizim yüzümüzden büyük bir belaya bulaşmak zorunda kaldın. Fakat gelin görün ki ikiniz de bizim sürümüzdeki gençlere mühürlüsünüz, bu da sizi bizim yoldaşımız yapar. Bugün ki şölende bolca eğlenmenizi umarım.' dedi ve gülümsedi. Yüzündeki gülümseme sıcaklıktan olabildiğince uzak, sanki içinde tehdit barındırıyordu. Bu herife güvenmemen gerektiğini beynimdeki not defterime yazdım. 

Dış kapının bir kez tıklanıp daha sonra açılmasıyla Ulukurt'un bakışları bizim üzerimizden arkamızda bulunan kapıya doğru kaydı. 

'Ah, tam da zamanında. Bizim de konuşmamız bitmişti Vasil oğlum.' 

'O halde müsaadenle Efsun ve Asya'yı alayım Ulukurt.' 

'Tabi ki oğlum, görüşmek üzere hanımlar.' bize baş selamı verdiğinde Asya'yla beraber oturduğumuz deri koltuktan kalkıp Vasil'in yanına doğru geçtik. Vasil'de Ulukurt'a baş selamını verdikten sonra dışarı çıktık. 

'Ne konuştunuz?' 

'Sürüye dahil olmak en büyük hakkımız olduğunu söyledi.' 

'Yani sizi sürüye kabul etti öyle mi?' sinirlenmiş gibi çıkıyordu sesi.

Başımla onayladım. Ona bakmamaya özen gösteriyordum.

'Başka bir şey dedi mi?' 

'Efsun'un nişanlınla aranızı bozacağını düşünüyor.' Asya iğneleyici ses tonuyla konuşuyordu. 

'Sikik herif.' dedi dişlerinin arasından. Bakışlarımı ona kaldırıp olduğum yerde durdum.

'Neden? Sen de öyle düşündüğün için gitmemi istemiyor muydun?' 

Vasil bir kaç adım attıktan sonra durduğumu fark etmiş arkasını dönerek bana bakıyordu. 

'Nereden çıktı bu?' 

'Gitmemizi istemiyor muydun daha birkaç gün önce? Sen de böyle bir şey yapacağımı düşünüyordun.' 

'Tamamen formaliteden olan bir şeyi bozamazsın Efsun.' dedi ve sırtını bana dönüp gittiğimiz yöne doğru tekrar yürümeye başladı.

 Ne demişti o? 

Şaşkın bakışlarımı Asya'ya çevirdiğimde onun da ben gibi şaşkın şaşkın Vasil'in arkasından baktığını gördüm. 

Adımlarımı hızlandırıp Vasil' yetiştim 'Ne formalitesi?' 

'Sizin böyle bir şeyden dolayı gitmenizi isteyeceğimi mi düşündün gerçekten? Hiç mi düşünmüyorsun onca söz verip daha sonra da bir sik demeden gitmenin arkanda bırakabileceği enkazı?' 

'Ben umurunda bile değildim.' 

'Hah' dedi ve adımlarını daha da hızlandırdı. 

'Kendimi sana açıklamama fırsat vermiyorsun.' 

Bir anda bana dönüp aramızdaki mesafeyi kapattı ve eliyle kolumu tuttu. 

'Ne fırsatından bahsediyorsun?!' yüzü yüzüme o kadar yakındı ki dudaklarından çıkan nefes yüzümü okşuyordu. Bu haldeyken düşüncelerimi toplamakta güçlük çekiyordum. 'Bana sözler veren sen, daha sonra da arkasındakileri önemsemeden ortada bırakıp giden yine sen! Neyini dinlememi bekliyorsun?!' 

Kan (MÜHÜR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin