BÖLÜM 6-Neva'nın Hikâyesi

52 11 70
                                    

Ben de o günden sonra hep sustum, insan bir kere susunca alışıyor susmaya, dinlenmemeye...


Bütün gece uyku tutmamıştı, Zehra'nın ölümü aklımdan çıkmıyordu. Kafamda her saniye tekrar tekrar canlanıyordu.

Neva ise bütün gece uyumuştu, hala aklım almıyor nasıl bu kadar rahat olabiliyor. İçimde tutmaktan çok yorulmuştum ama dün Neva'nın oyunculuğunun çok iyi olduğunu öğrenmiştim. Ayrıca Rüzgar ne olursa olsun Neva'yı savunacaktı. Diğerleri desen bana inanmazlardı, beklemekten başka çarem yoktu ama bunu içimde tuttukça sanki birisi boğazımı sıkıyordu.

Nehir'in astımı olduğu için sınıfta pencereleri açmayı çok denemiştik ama bir türlü açılmamışlardı. Defalarca pencereyi kırıp dışarı çıkmayı da denemiştik ama olmamıştı, hem 5. kattaydık hem de camlar ne kadar denesekte kırılmıyordu, koruyucu gibi bir şey koymuş olmalılardı.

Bizi nasıl buraya terk ettiler hala inanamıyorum, hepimizi onlar büyüttüler, bazı hocalarımıza kimi öğrencilerin okul saatleri dışında bazen anne-baba diye seslendiğini bile duyuyordum. Nasıl bunu bize yapabilmişlerdi...

Düşüncelere dalmışken yavaş yavaş herkesin uyandığını fark ettim, ama kimse yerinden kalkmıyordu, derken Can yerinden kalkıp yine bizi neşelendirmeye çalışmaya başladı. İlk başta kimse gülmüyordu ama Can ceketini beline bağlayıp göbek atmaya başlayınca yavaş yavaş sınıf eski haline döner gibi oldu.

Hatta bir ara Can'ın zoruyla Ece de Can'a eşlik etti.

Bu beni çok sevindirmişti çünkü uzun zamandır Ece gülmüyordu, ne kadar umursamaz gözükse de ölmekten deli gibi korktuğunu biliyordum. Küçüklüğümüzden beri Ece'nin en büyük korkusu buydu.

Neva'nın bana baktığını fark edince ben de ona döndüm, bir süre sonra ayaklanıp yanıma geldi "Seninle koridorda biraz konuşabilir miyiz?" Başımı sallayıp peşinden gittim, ben kapıdan çıkarken Akay'ın düşünceli bir şekilde bana ve Neva'ya baktığını gördüm, acaba o da görmüş olabilir miydi? Yok ya, o zaman belli ederdi değil mi? Ama konu Akay'dı, doğru düzgün yüzünde mimik bile oynamayan çocuğun gelip sınıfın ortasında ağlayarak Neva'yı şikayet edecek hali yoktu. Bir şey anlamasın diye kafamı çevirip sınıftan çıktım.

"Ne istiyorsun Neva?"

"Gördüğünü biliyorum" Acaba bilmiyormuş taklidi yapsam yer miydi ki? Denemekten zarar gelmez ya değil mi?

"Neyi Neva?" Bana boşuna deneme bile bildiğini ikimiz de biliyoruz bakışı attı

"Deneme bile Ayla, gördüm, bizi gördükten sonra aceleyle sınıfa geçtin"

"Bak gerçekten anlamıyorum, kimi gördükten sonra?"

"Ayla oyun oynamanın sırası değil"

"Neva ben ciddiyim hem senin Zehra'yı ittiğini görseydim illaki birilerine söylerdim değil mi?" Aceleyle elimle ağzımı kapadım, çok kötü pot kırmıştım. Ama kızın yüzünde mimik oynamadı, Akay ile falan kardeş çıkabilir mi bunlar acaba ya, ikisi de duygusuzun teki de

"Birilerine söylemeyi düşünmüyorsun değil mi?"

"Söylemediğim için bana teşekkür etmen daha mantıklı olmaz mıydı sence?"

"Teşekkür edeceğim bir durum yok, gördüğün gibi herkes anında bana inandı, sana inanacaklarını düşünmüyorsun herhalde, benden 1 saniye bile şüphelenmediler" Tabi ki İzel ve muhtemelen Akay dışında kimse. Neva, geldiğinde çok korkmuş olduğu ve yıllar boyunca konuşmadığı için herkes onu koruyordu, Neva'nın karıncayı bile incitemeyeceğini düşünüyorlardı ama kız katildi ya katil!

Yokuşlar Ve Yok Oluşlar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin