11

179 38 130
                                    

"hazır olduğunda anlat demiştin, değil mi?"

bu sözün üstünden yarım saat geçmişti ki en yakın bara gitme kararı almıştı yunho. biralar gırla gidip geliyordu şimdiden. yunho'nun önünde üçüncü, mingi'nin de ikinci birası duruyordu.

"anlat." dedi yunho, o ara mingi son dikişiyle birasını bitirmesinin ardından küçük bir el hareketiyle bir fıçı daha istedi. içinde oluşan o sıkışmayı böyle atacak gibiydi.

"ilk defa bunu biriyle paylaşacağım." diye mırıldandı mingi önündeki boş bardak alınıp yerine yenisi koyulurken. parmak uçları karıncalanıyor, resmen göğsünün üstünde bir heyelan yaşanıyor ve bunun etkisiyle gözleri titriyordu. bunu açıklamak kolay değildi ve mingi neden anlatmak için bir psikologu değil de sevgilisinin en yakın arkadaşını seçtiğini o an düşündü.

yine de bir yola girmişti sonuçta ve yunho ölse o masadan ne olduğunu öğrenmeden kalmayacaktı. bu barizdi.

"rüya falan görüyorum demiştin." dedi yunho bir anda.

kalabalık bir ortamdı, yuvarlak küçük masalar ve yüksek sandalyelerden oluşan bahçede kenarda bir yerde oturuyorlardı, hatta direkt köşedelerdi ve yaklaşık on beş masanın bulunduğu bahçede müzik ve insan gürültüsü eksik olmuyor, bir masa kalktığı gibi beş dakika içinde yenisi oturuyordu. ışıklar da bir o kadar azdı, bu sanki mingi'ye yardmcı oluyordu. yunho'nun yüzünü silik şekilde görmek onun için şu an çok daha rahatlatıcı bir etkendi.

"hatırlıyor musun onu?" diye sordu mingi büyük bir şaşkınlıkla.

"hatırlıyorum. neyle ilgililer? sıkıntı o mu?"

mingi derin bir nefes aldı, o anın geldiğini biliyordu. tabii her şeyi anlatmayacaktı, en azından yunho ile ilgili kısımları bilmemeliydi yunho.

"birkaç ay önce... bir film izlemiştim, bu cinsel kimlik muhabbetleriyle ilgili. o günün gecesinde başladı tüm bu şeyler."

yunho birasından üst üste yudumlar alırken bile gözlerini mingi'den çekmiyordu.

"ve sürekli aynı konu etrafında rüyalar görmeye başladım, resmen her gün. aynı konu üstünde şekillendiği için hepsi aynı olmuyordu, haliyle bazıları... çok daha rahatsız edici oluyordu. resmen kafamı kaldırdığım gibi kusuyordum."

"o kadar etkileniyordun yani?"

"haliyle."

yunho kaşlarını çattı hafifçe, "neyle ilgili bu rüyalar? açıkça anlatsana."

mingi gözlerini önüne çekti ve yarısından çoğu dolu cam fıçıyı ellerinin arasında sıkmaya başladı, elleri soğuktan acısa dahi camı patlatsa ve elleri kan içinde kalsa daha rahat hissedecek gibiydi.

"bir sürü erkek ve ben. farklı mekanlarda, farklı zamanlarda, farklı senaryolarda ve..." mingi sertçe yutkundu boğazında hissettiği acı kurulukla, "farklı pozisyonlarda."

bunu itiraf etmesiyle üstündeki ağırlık bir anda kalkmıştı, ayrıca kendisi için ne kadar bomba niteliğinde bir itiraf olsa da yunho sadece kaşlarını kısaca kaldırıp birasından içmişti.

"grup yani." dedi mırıldanırcasına.

"bazen öyle bazen bir kişi. çoğu zaman rüyalarımda ben istemiyor oluyorum ve haliyle işte... cinsel istismar oluyor. çok net hissediyorum o an o ilişkiye girmek istemediğimi ve bir şeylerin zorla olduğunu. kaçmama izin vermiyorlar, ağlıyorum, canım yanıyor. her uyku bir travma gibi. uyumak istemiyorum ama bu hissettiklerim beni çok yoruyor, uyumak da istiyorum o yüzden."

yunho'nun yüzünde şimdi bir duygu belirmişti işte, onun bu zorlanan ifadesi ve resmen rüyasında zorla ilişkilere sürüklenmesi üzücüydü.

"işte bu rüyalar üst üste geldikçe... psikolojim bozuldu bir anda, çoğu zaman uyanır uyanmaz kusmaya başladım. yani düşünsene gayet normal devam ediyorsun hayatına, her şeyine ve bir anda her gün görmeye başladığın rüyalar hayatını karartıyor."

little secret, yungi✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin