14

281 35 247
                                    

iki bölüm attım bugün, önce 13. bölümü okuduğunuza emin olun pls ♥️

-


çekim aşamasına geçmeden önce son dokunuşları yapıyordu yunho. mingi'nin tüm vücudu estetik şekilde çiçeklerle donatılmıştı ve iyi hissettiriyordu bu. doğanın içinde, gerçekten ormanda bir yerlerde çimlerin üstünde çıplak şekilde yatıyor gibiydi. her tarafının çiçeklerle dolu oluşu güzel bir huzur vermişti ona, nerdeyse çıplak bile hissetmeyecekti bu yüzden. ki hissetse de bu çalışma bir yerde, o kabuslar yüzünden artık nefret ettiği kendi vücuduyla barışması için güzel bir adım olmuştu.

mingi vücuduna olabildiğince bakarken bu düşünceleri içinden geçirip gülümsüyordu istemsizce. o ara yunho'nun telefonu çaldı, yunho yavaşça ayağa kalktı ve masasından telefonunu alıp açmasının ardından tekrar eski yerine döndü.

"efendim wooyoung? ha, atölyedeyim. sen? ne yapıyorsun?"

istemeden de olsa mingi derin bir nefes almıştı, yüzündeki gülümseme aniden söndü. bir türlü içi almıyordu bu adamı. nedenini az çok tahmin etse de her zaman olduğu gibi kendine söyleyemiyor, bununla yüzleşemiyor ve sadece sevmediğini biliyordu. onda mingi'yi rahatsız eden bir şeyler vardı.

"bilmiyorum ki, şu an saat kaç? beş buçuk... hm... sekiz buçuk falan, bitmiş olur herhalde."

yunho, mingi'nin vücuduna, yani sanat eserine tekrar uzun uzun baktıktan sonra eliyle arkasını dönmesini işaret etti. mingi bir şey demeden diğer tarafına döndükten sonra tamam, diye mırıldandı yunho. ardından mingi tekrar eski pozisyonuna döndü. başlayalı beş buçuk saat mi olmuştu cidden? mingi cidden şaşırmıştı, kendisine sorsanız anca üç saat olmuş derdi.

"dokuzda mı?" yunho, mingi'nin yüzüne baktı uzun bir süre. halbuki yüzünde hiçbir şey yoktu. "bugün gelmem, pek istemiyorum. sonra ayarlarız." dedi ve hızlıca kapattı telefonu, derin bir nefes aldı.

"diğer, temiz örtünün üstüne geç. ben de kamerayı alayım." dedikten sonra masadaki kamerasıyla uğraşmaya başladı. mingi ise ne hissedeceğini bilemez şekilde onun dediği gibi diğer örtüye geçti. bir anda içinde bambaşka bir duygu uyanmıştı, bu wooyoung denilen adam nasıl bu kadar etkileyebiliyordu ki yunho'yu? mingi'nin başaramayacağı bir şey miydi bu etkileme işi? bundan önce düşünmesi gereken şey neden böyle bir şeyi yapmak istediğiydi fakat bunu düşünmedi işte mingi. o an aklında dolanan tek şey, yunho'yu etkilemenin, kendisinin de yapabileceği bir şey olduğuydu.

küçük bir kurcalama sonucunda mingi'nin karşısına geçti yunho da, açının nasıl olduğunu kontrol etmek için kameradan mingi'ye bakıyordu. her şeyin bu kadar iyi ilerlemesini beklememişti kendisi bile. çünkü mingi, kameradan gerçekten harika görünüyordu.

"önce fotoğraf, sonra video."

"video mu?"

yunho kafasını sallayıp mingi'nin yanına ulaştı ve onun dağılmış kahverengi saçlarını düzeltip tekrar kamerayla onun başına geçti.

çekime başlamak amacıyla bir iki fotoğraf çekse de mingi'nin böyle bir proje içinde ne yapacağını bilemez şekilde, bomboş gözlerle kameraya bakışı hiç yardımcı olmuyordu.

"mingi, daha seksi bak."

mingi kaşlarını çattı.

"nasıl?"

"karşında deli gibi sevişmek isediğin ve sevişmek üzere olduğun kişi varmış gibi bak. etkileyici, cilveli bir bakış istiyorum. kendinden emin, karşısındakini güzelliğiyle kontrolü altına almış birinin bakışları."

little secret, yungi✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin