"Bakalım bu sefer seni kim alacak elimden?" deyip binadan çıkarak bahçeye geçti Chan. Ağzının içinde "Orospu çocuğu," diye mırıldanmış, delicesine bir öfkeyle bahçede gezdirmişti gözlerini.
Telefonu titreyip durduğu için daha da sinirleniyordu, Jisung'un aramasını görmezden gelip tamamen telefonu sessize alırken önüne çıkan ilk kişiyi durdurdu.
"Changbin'i gördün mü?"
Okulun yarısından çoğuyla atıştığı için hemen hemen herkes onun problematik biri olduğunu bilirdi. Çevirdiği kız ona irite edici bir bakış atmış, omuzunu kurtarıp "Arka bahçede arkadaşlarıyla," demişti.
Chan'ın sargılı eline kısa bir bakış atıp yanından geçip gittiğinde Chan öğrendiği bilgiyle arka bahçeye geçti direkt. Changbin'den o kadar çok nefret ediyordu ki nefreti öfkesini tetikliyor, öfkesi ellerini titretiyordu.
Neredeyse bir sürü kişi ile atışsa da herkes bilirdi onun asıl düşmanının Changbin olduğunu keza kimseyle dalaşa girmeyen Changbin de bir tek onunla kavga ederdi.
Genelinin sigara içtiği arka bahçede gözleri Changbin'i buldu. Çardağın direğine sırtını yaslamış sigarasını içiyor, yanındaki Felix ve Seungmin de onunla sohbet ediyordu. Jeongin'i görmemişti, pek de umurunda değildi zaten.
Jeongin ile uğraşmazdı, onun dayak yediği videoyu paylaştığını öğrenene dek. İntikamını almış bitirmişti ama Changbin bu sefer fena kaşınmıştı.
Düşünceleri ne kadar doğru ya da ne kadar sağlıklı bilmiyordu ama tek düşündüğü o an yumruğunu Changbin'in yüzüne geçirmek ve kendi kırılmayan elini, kırılacak hale getirene kadar onu dövmekti.
Zihnindekileri gerçekleştirmek adına ilerlemeye başladığında onu ilk fark eden Seungmin oldu, bir olay çıkacağını anladığı gibi yerinden kalkarken Felix onu tutmuş, Chan da ikisiyle ilgilenmemişti.
"Ananı sikmeye geldim orospu çocuğu," dediği gibi sigarayı Changbin'in dudaklarının arasından çekti ve sert yumruğunu yüzüne geçirdi.
Çıkan tok sesle beraber Changbin'in kafası yana dönmüş, "Madem geldin," demişti ciddileşirken, eğildiği yerden doğrulduğu gibi o da hızla Chan'a bir yumruk savurduğunda Chan hırsını alamayarak onun karnına bir tekme attı.
Changbin öksürerek eğildiği zaman ise Chan onu kolundan tutmuş, "Gelirsen seni öldürürüm!" diye delicesine bir öfkeyle Seungmin'e bakmıştı.
Felix "Gitme," deyip Seungmin'i durdurdu, Seungmin gidip onların kavgasına dahil olursa bir de Changbin azarlardı. "Piç herifler," dedi Seungmin sinirle, dudağındaki piercingi diliyle oynattığında Felix "Hrr," deyip sanki bir köşede dövülen arkadaşı yokmuş gibi onunla eğlenmişti.
Chan, kolundan tuttuğu Changbin'i savurak öfkeyle bağırdı. "Minho'yu hastanelik ederken ne düşünüyordun lan sen!"
Yumruk atacakken Changbin engelleyip dirseği ile onu savurmuş, sertçe Chan'ın kolunu tutup arkasına bükmüştü. "Sen o ödevi yakarken, arkadaşın rahat dursaydı hiçbir şey olmazdı. Sadece onu döverek intikam alacağımı mı sanıyorsun orospu çocuğu, ayağıma gelmeni bekledim. Sıra sende."
"Öldürürüm seni!"
Chan tekmesini geçirip bileğini ondan kurtardı ve döndüğü gibi yumruğunu yüzüne geçirdi Changbin'in. Kurduğu cümle onu bir sinir krizinin eşiğine sürüklerken incinmiş eli ile sertçe yumruklar atıyor, sanki elini kırmak istercesine davranıyordu.
"Birini öldürdün!" diye bağırıp ellerini boğazına koyarak Changbin'i duvara yasladı. "Birini aldın lan benden, sıra diğer arkadaşımda mı! Buna izin verir miyim sanıyorsun Changbin! Changbin seni öldürürüm!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yes, and? binchan ✓
Fanfiction"sana gelmemek için binlerce bahane ürettim ben." | enemies to lovers
