Jeongin, yanında Felix, hemen arkasında ellerini ceplerine koymuş Changbin ve yanındaki Seungmin ile bara girdiğinde gözleri etrafı tarıyordu. Çok değil, birkaç saniye sonra onu gördüğünde yutkundu.
Felix onun yanağından aldı. "Vakit kaşarlık vaktidir tatlım, hadi oturalım."
Bir locaya doğru ilerlemişler, Changbin Jeongin'in yanına geçip ona göz kırparak rahatlatmaya çalışırken Felix de omuzuna kolunu atan Seungmin ile gülerek konuşuyor, eğleniyordu.
Onları ilk fark eden Jisung oldu, kahkahalarının arasından Seungmin'i gördüğünde elindeki içkiyi yavaşça bıraktı. Seungmin ve Felix'i böyle görmek ona neden böyle bir etki bırakmıştı onu da bilmiyordu, uzun bir süredir onunla konuşuyorlardı ve onu kendine yakın hissediyordu.
Seungmin, dışarıdan soğuk bir serseri gibi duruyordu aslında serseri olduğunu inkar edemezdi ama kesinlikle soğuk değildi. Chan, sert içkisini yudumlarken gözleri Changbin'in üzerindeydi. Changbin sipariş ettiği içkisini keyifle ona bakarak yudumladı.
Minho'nun arkadaşları da onların yanında olduğu için bu sefer dörtlü değil sekizli oturuyorlardı. Bir haftadır karşılaşmayan Changbin ve Chan'ı bugün karşılaştıran şey Jeongin'in hepsini bara sürüklemesiydi çünkü Minho'nun da barda olacağını biliyordu.
"Şşt," dedi Hyunjin kolunu arkaya atıp içkisini yudumlarken. "Seninki gelmiş."
"Burada mı?" dedi Minho direkt, arkadaşları o'layıp 'seninki mi' derken Minho kurnaz bie gülüşle gözlerini etrafta gezdirmiş ve sonunda da aradığı kişiyi, Jeongin'i bulmuştu.
"Plan işe yaramış!" Keyifle kahkaha atıp Sunghoon ile çak beşlik yapmışlardı. Bir hafta öncesinde Jeongin'in onu kıskandığını biliyordu, o da arkadaşı ile Jeongin'in bulunduğu alanda bar muhabbetini geçirmişti bilerek.
"Oğlum sen," dedi Jisung gözlerini kısarak. "Ne piç, ne kurnaz bir herifsin ya."
Minho keyifle shot attı. "Sen kes sesini eziko."
"Adım yavşağa çıktı." dedi Sunghoon, Minho ile ikisi bu sefer kahkaha attığında birbirlerine vurarak gülmüşler, Jeongin Felix'e bakmıştı.
"Bence buradan kalkıp yumruğu çaksam anlaşırız."
"Sakın!" dedi Felix hızla, normalde isterdi çünkü kaos bünyesinde vardı ama bu gece olmazdı. "Çok güzel oldun, bu güzelliğe zarar gelemez. Öldürürüm seni abla, benim sinirimi bozma."
Jeongin'e zorla yarısı pileli etek, yarısı şort olan siyah bir kıyafet giydirmişti. üstüne de siyah düğmeli bir tişört giydirmiş, tişörtün üç düğmesini de açmıştı.
"Harbiden," dedi Seungmin keyifle. "Çok fena öpesim geldi." Sırıtıp uzandı. "Öpeyim mi?"
"Ya siktir git!"
Seungmin kahkaha atarak çekildiğinde Changbin de onların haline kahkaha atmıştı. Felix ilerideki masaya baktı. "Geldiğimizden beri Minho buraya bakıp duruyor. Abla bak buraya yazıyorum, bu çocuk senden hoşlanmıyorsa beni sikin."
Jeongin onu itti. "Yat sikicem."
"Yatıyorum hemen."
"Kaşar ya."
Kahkaha attı Felix, hızla eski pozisyonunu aldı. Seungmin de onun bu dediği ile kontrol etmek için karşı masaya baktığında Minho'nun cidden de kaçamak bakışlarla bu masaya baktığını görmüştü.
Aklına gelen şeyle ayağa kalkıp Jeongin'e uzattı elini. "Kalk."
Jeongin ona baktı. "Ne?"
"Kalk." dedi çözerek. "Minho seni kıskandırmaya çalışıyor, sen de kös kös oturarak istediğini veriyorsun. Kendini bana bırak, onu kudurtacağım."