"La arkadaşlar, biz hiç son sınıf olmasa mıydık?"
Kalabalık gruba en son ani cümlesi ile dahil olan Minho tüm bu odağı üstüne çekerken eğilip sertçe sevgilisinin yanağını öpmüş, üstüne ısırıp dayak yemiş ve sandalye çekip yerleşmişti.
Bu sorusu üzerine daha kimse bir şey diyemeden Hyunjin sertçe bardağını masaya bıraktı, ateş saçan gözleri direkt Minho'yu bulurken Minho sırıttı.
"Senin daha iki senen var değil mi, sana da yazık be eziko."
Son sınıfın ilk vizelerinden çıkmıştı hepsi, Hyunjin'in programı onlardan genel olarak farklı olduğu için o gün sınava girmeyen bir tek oydu ama bir tıpçı olarak sınava girmemesi önemli bir şey değildi, direkt onun okul hayatı sınavdı.
Kafede oturan diğer öğrenciler gibi konuştukları tek konu sınavlarken Hyunjin, Minho'nun üstüne atılmak gibi bir harekette bulunmuş, Seungmin onu tutmuştu.
Chan çıkacak kavganın bozulması ile "Niye tuttun ya," diye sormuştu direkt. Bu sefer o bir göz devirme yerken oflayıp başını geriye attı ve kafeye göz gezdirdi. Hâlâ Jisung, Felix ve en önemlisi Changbin sınavdan çıkmamıştı.
"Sıkıldım."
Minho arkasına yaslandı. "Bizim eziko kağıdı yiyor galiba."
Arkadaş grupları arasında en zeki Jisung'du ve genelde tüm sınavlardan geç çıktığı için Minho ona hep böyle diyordu. Diğerleri güldüğünde kafenin kapısından içeri Changbin, hemen de onun koluna girmiş Felix ilerlerken "Biz geldik!" dedi Felix.
Changbin onu itip direkt sabah görmediği sevgilisine ilerlemiş, yanağından öpüp "Naber yavrum," diye sorarken de kolunu omuzuna atıp yanına yerleşmişti.
İki parmağının tersi ile onun yanağına vurdu Chan. "İyidir aslan parçası, senden?" Göz kırptı. "Nasıl geçti?"
"İyiydi ya," dedi Changbin. "Gerçi orospu evladı düşmana sormuş gibi sormuştu ama hallettim bir şekilde. Senin?"
"Kaldım." Changbin'in tepkisi ile direkt ekledi Chan. "Şaka. Gece gündüz uğraştım, geçerim."
İlişkilerinin serserisi Chan, toparlamaya çalışan Changbin olduğu için Chan'ın dengesini genelde Changbin sağlıyordu. Hâlâ o kavgacı kişiliğinden vazgeçmese de eskisi gibi de bakana dalan bir tip değildi, arkadaşları bariz bunu fark edebiliyordu.
Chan başını uzatıp burnunu Changbin'in yanağına sürterek onunla uğraşırken, Changbin'in ittiği Felix de "Hayvan hayvanı görünce koklaşırmış," diye laf atmış, hâlâ ayakta olduğu için tek elini havaya kaldırmıştı Hyunjin.
Felix masanın üstünden onun parmaklarını kavrayarak dolandı ve Hyunjin'in diğer eliyle uzanıp çektiği sandalyeye oturdu. "Nasıl geçti?" diyen çocukla gülümseyip göz kırpmış ve okay işareti yapmıştı. "Harika."
Bu tavrına güldü Hyunjin, Felix de yüzünü buruşturarak gülmüş, hemen ardından da yüzünü Hyunjin'in dibine sokarak ondan dudaklarına küçük bir öpücük almıştı. Anında temasla gözleri kapanırken kollarını gevşekçe Hyunjin'in boynuna sarmış, onunla uğraşmıştı.
O her Minho ile öpüştüğünde Felix dediği için Jeongin elindeki jelibonu fırlatıp "Kaşar," demiş, Felix kollarını Hyunjin'in boynundan çekmeden "E zaten abla, " demişti arkadaşına bakıp. "Sevgilime olmayacağım da kime olacağım pardon?"
"Bunlar bile sevgili oldu amına koyayım." dedi Chan, Felix sırıttı hiç altta kalmadan.
"Abla siz oldunuz ya, bizim olmamız çok normal. Merak etme."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
yes, and? binchan ✓
Fanfiction"sana gelmemek için binlerce bahane ürettim ben." | enemies to lovers