Bölüm 15

1.5K 83 37
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınız, olurr muu?

Ry.

🫀

Kendimden nefret ediyordum. Bu kadar çabuk havalanıp bir o kadar da çabuk inmiştim. İpler benim elimde değildi, bunu daha kazanmadan kaybetmiştim. Seçme hakkım olmayabilirdi ama sırf onu durdurmak için dün gece dudaklarına kapanmam, şu an benim için fazlasıyla sorun yaratıyordu. Mesela; hâlâ kabullenemedim.

Düşünmek istemiyordum ama aklımdan da atamıyordum. Keşke hiç Mickey Mouse'nin önüne çıkmasaydım. Onu uzaktan takip edebilirdim, hakkında birçok şey öğrenebilirdim zaten. Polislerin akıl etmeyip gizli bölgelere kamera koymadığı yerlere, ben kendi kameramı yerleştirirdim mesela. Böylece onun nereye gideceğini hesaplardım. Fakat bahse girerim ki, adam cin gibi olduğu için bunu kesin anlardı. Kameraların nerede olup olmadığını iyi biliyordu sonuçta.

Siyah, tulum giydim. Üzerime üşümemek için deri bir ceket aldım. Tabii bunları yaparken, parmak izinin elbiseye değip değmemesine dikkat ediyordum. Sırf bu ortaklık işi için, gidip yeni yeni elbiseler aldım. Elimde siyah eldiven varken, yüzümü kapatacağım bir maske de vardı ayrıca. Böylelikle saçlarımı içine almıştı bu maske. Sonrasında bir şapka taktım.

Bizimkiler bu saatte tabii ki yatıyordu. Gecenin ikisiydi zaten, çoğunluk uyuyordu.

Telefonum çaldı, hızlıca Mickey Mouse'nin bana vermiş olduğu telefonu aldım ve çağrıyı yanıtladım.

"Efendim?" dedim, odamın kapısını kitlerken.

"Neredesin?" diye sordu.

"Çıkıyorum şimdi," dedim, pencereye ilerleyerek. Telefonu kapattıktan sonra, etrafa dikkatlice bakıp kimsenin bakıp bakmadığını baktım. Ve evet, kimse yoktu her zamanki gibi. Hemen açık olan camdan atlamadan önce, soğuk mermerinin üzerinde oturdum. Atlamadan önce camı hafif kapatıp pencereyi çektim. Eğer cama çıkan olursa, neden camımın sonuna kadar açık olduğunu düşünmesini istemiyordum doğrusu.

Ellerimi ceketimin cebine koyup başımı eğerek yürümeye başladım. Tıpkı Mickey Mouse gibi yürümüş olsam da, az çok artık ikimiz birbirimize benzemiştik. Daha doğrusu ben, ona benzemiştim.

Yürürken etrafa bakıp polislere dikkat etmeye çalışıyordum. Her mahallede bir polis geziyordu ancak bizim olduğumuz sokağa, polisin pek geldiğini görmüyordum. Aslında bunun bir nedeni vardı. Dün gece Mickey Mouse, bizim evin biraz uzağında cinayet işlemişti ve bölgedeki tüm polisleri o tarafa çekmişti. Bizim mahallede dolaşan ekipte, genelde her sokağa girerdi ancak Mickey Mouse, benim rahatça evden çıkabilmem için onların odağını başka bir yere çevirmişti. Ve işe yaramıştı.

Ara sokağa girdiğimde, Mickey Mouse'nin orada olduğunu gördüm. Dün yaşanan şeyden sonra, bir daha o konu hakkında konuşmamıştık. Sadece bana, bir görevin olduğunu ve onun gibi giyinmemi söylemişti. Dediğini yapmıştım.

Nedensizce kasıldım ve utanmıştım. Ben neden onu öpmüştüm ki amına koyayım ya?

"Niye bu kadar uzun sürdü?" diye sordu, beni süzmeye başlayarak.

"Sadece yarım saatte halletim," dedim, kollarımı birbirine bağlayarak.

"Bu görevi yapabilecek misin, tam emin değilim ama bunu başarabilirsin. Aslında görev kolay," dedi, ifadesiz bir ses tonuyla.

Mickey Mouse (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin