❀
Hatırla hatırla hatırla hatırla...
"Delireceğim." yatakta tepinip örtüyü biraz daha üstüne çekti ve böylece yatağın içinde kaybolmuştu.
Uyandığında tek başına yabancı bir yataktaydı biraz dikkatli baktığında buranın Minho'nun odası olduğunu anlayabiliyordu. İşin kötü yanı son hatırladığı şey Seungmin, Changbin ve Minho ile en son biraları bırakıp sojuya geçmiş olmalarıydı. Gerisi kesinlikle kafasında yoktu.
"Öyle bir şey olsa hissederim bence. Kesinlikle hissederim. Ya Felix of! Boşuna Jisung sana yasaklamadı aşırı alkolü."
Örtünün altından kendi kendine konuşurken buram buram Minho'nun kokusu geliyordu burnuna. Onun yatağı olması ve üzerindeki tişörtün de Minho'ya ait olması büyük bir etkendi.
Baş ağrısı gittikçe artmaya başladığında dayanamayarak kalktı yataktan. Sakince yatağı toplamış ve önce banyoda yüzünü yıkamıştı ayılmak adına. Mutfaktan gelen gürültü bedenini o yöne çevirdi. Gördüğü görüntü ise raftan tabak almaya çalışan Minho'ydu. Kolunu kaldırdığı için bunun ona acı verdiğini düşündü sadece. Çünkü tam tepesindeki tabağa almakta zorlanan Minho'nun başka açıklaması yoktu.
Tam yanına gidip yardım teklif edecekken Minho tabağı almaya başardığında rahat bir nefes verdiğini duydu. "Şey, ben hallederdim kahvaltıyı neden kendini yoruyorsun?"
Arkasından gelen ses ile hızla o yöne dönen Minho'nun yüzü gördüğü kişi ile aydınlandı anında ama aklına gece geldiğinde gülümsemesi donmuştu yüzünde. Bir ihtimal acaba hatırlıyor olabilir miydi diye düşündü. "Sorun değil hallettim. İyi uyudun mu?"
Çekinerek sorduğu bu soruya karşılık Felix omuz silkmiş ve tezgaha yaklaşmıştı iyice. "Sanırım evet. Başım dehşet ağrıyor şu an bilemiyorum. Birinizin bana dur demesi gerekiyordu dün gece."
Böyle rahat konuşuyorsa hatırlamıyor demek ki, diye düşündü Minho ve rahatlıkla bir nefes verip gülümsedi. "Sana dur dedik ama pek de dinlediğin söylenemez. Omlet yaptım. Kahvaltını yap ilaç vereyim sana."
Felix burnuna gelen hoş koku ile başını sallayıp hazır olan masaya oturdu. "Keşke uğraşmasaydın bu kadar. Güya izindesin şu an." Karşısına da Minho'nun oturması ile portakal suyundan bir yudum alıp ağzına sebzeli omletinden ufak bir parça attı.
Minho da beklemeden ona katılırken sorun olmadığını belirterek başını sallamıştı. "Sen olmasan da kahvaltı hazırlayacaktım. Özellikle kendime yüklenmek gibi bir durumum yok. Ayrıca diğer kolum hala sapasağlam sıkıntı etme."
Başını sallayarak onayladı onu Felix. Aynı zamanda da telefonuna gelen bildirim ile ekranını açıp Jisung'un attığı mesajlara bakmıştı. Arkadaşı günün programını atmıştı. Kısa süre sonra katılacağı bir program için ön görüşme almaları gerekiyordu ve saçma sapan bir sürü şey daha vardı. Bu durum ağrıyan başının daha da ağrımasına sebep olmuştu. Sinirle ağzına büyük bir lokma omlet daha tıktı.
"Hoş bir haber almadın galiba."
"Başladı benim mesai." ağzı dolu olduğu için kelimeler anlamsız çıktığında kısa bir süre bekleyip ağzındaki lokmayı yuttu. "Mesleğimi seviyorum ama çok saçma geliyor bir yandan da. Bazı günler bomboş oluyorum ve bu uzun zaman da alabiliyor. Bazen de öyle oluyor ki programım ağzına kadar dolu oluyor. Ve bu dengesizlik yorabiliyor gerçekten."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Behind The Light | Minlix
FanfictionFelix'in hayatı, ışıkların altında mükemmel görünse de, karanlık bir gölge peşini bırakmıyor. Bir gece tehlike kapısını çaldığında, Minho ile yolları kesişiyor. Korku ve sırlarla dolu bu hikâyede, güvene ve belki de aşka giden yolu birlikte bulabile...