1.6

180 37 14
                                    

Sabah belindeki ağrı ile uyandı Felix. Yüzünü buruşturup sağa sola dönse de geçmemişti. Hayıflanarak kalkmak zorunda kalmıştı. Jisung'un gerçekten de koltuklarını değiştirmesi gerekiyordu artık. Kısa bir gerinme faslından sonra kalkıp yatağını kaldırdı. Evdeki sessizliğe bakılacak olursa herkes uyuyordu. Ufak adımlara önce Jisung'un odasına gitti ve tahmin ettiği gibi üstündeki örtüden kurtulup yatakta yayılarak yattığını görmüştü.

Onun bu haline gülüp kapıyı geri örttü ve aynı sessiz adımlarla kendi odasına, daha doğrusu Minho'nun uyuduğu odaya ilerledi. Aralık olan kapıyı tereddüt etse de yavaşça açtı. Minho bir kolunun üzerine yatmış ve örtüyü iyice üzerine çekmişti. Yatağı net bir şekilde gördüğü için Minho'nun yanağını yastığa yaslamasını ve bu sayede dudaklarının çok az Aralık oluşunu fark edebilmişti. Bu gülümsemesine sebep olurken bakışlarını yüzüne çıkarttı. Kaşları çatıktı. Bu bir anlığına 'acaba ağrısı mı var?' sorusunu getirmişti aklına.

Daha fazla Minho'yu dikizlemenin ayıp olacağını düşünerek onu hiç rahatsız etmeden kapıyı geri örtüp uzaklaştı oradan. Mutfağa girdiğinde bir süre buzdolabını açıp içine baktı. "Burayı batırmadan ne yapabilirim ki?" kendi kendine sorduğu soru ve kısa bir süre daha devam eden düşünce aşamasından sonra birkaç tane yumurta ve yeşil soğan çıkardı dolaptan. Soğanı ince ince doğrayıp yumurta ile karıştırdığında şu ana kadar iyi gittiğini düşünüp tebrik etti kendini.

Zorlukla bulduğu tavada yumurtalı karışımından küçük rulolar yaptı. Aynı tavada bulduğu sosisleri de kızartıp masaya koydu. Dudaklarını büzerek masaya bakarken Jisung sevmese de kendisi sevdiği için bitki çayı yaptı. Minho'nun da seveceğini umdu sadece. Son olarak da hazır pişmiş pirinç paketlerinden mikrodalgaya atıp ısınmasını bekledi.

"Felix..?"

Sessizliğin ortasında ismini duyması ile irkilip arkasını döndüğünde saçları dağılmış bir Minho görmeyi beklemiyordu. Gözlerini zorlukla açık tutuyordu.

"Günaydın! Hala uykun var gibi gözüküyor." neşeyle söylediği cümleye karşılık Minho cümleyi birkaç kez beyin süzgecinden geçirdi. Yeri fazlasıyla rahat olsa da ağrı kesicinin etkisi geçtiğinde kolunda kendini belli eden ağrı yüzünden doğru düzgün uyuyamamıştı. "Günaydın, ah hayır ben sadece... " gözlerini kırpıştırıp tamamen ayılmaya çalıştı ve gelişigüzel saçlarını düzeltti.

Felix birkaç adımda komiserin dibinde bittiğinde parmaklarını uzatıp düzeltmeyi beceremediği saçlarını düzeltti hızlıca. Yumuşacık saçları vardı ve parmaklarını geri çekmek istememişti Felix. Mikrodalga'nın sesini duyduğunda hemen bedenini uzaklaştırdı Minho'dan "Size kahvaltı hazırladım. Umarım beğenirsiniz. Gerçekten çok uğraştım! Ben Jisung'u uyandıracağım sen de otur hadi." mikrodalgadan pirinci çıkarıp onu da tabağa koydu.

Koşarak mutfaktan çıkan Felix'ten sonra tek başına kalan Minho hayatı sorgulamayı seçti bir anlığına. Felix'in gelip de saçlarını düzeltmesini, bu kadar dibine girmesini beklememişti ve sanki tam o anda kolundaki sızı da ortadan kaybolmuştu. Ya da Minho Kafasından uyduruyordu.

Masanın etrafındaki sandalyelerden birini çekip oturdu. Yalnızca birkaç saniye sonra koridordan bağırışma sesleri gelmiş ve hemen ardından da Felix gözükmüştü. Felix, Jisung'tan kaçmaya çalışırken kahkaha atıyordu.

"Böyle insan mı uyandırılır lan? Adi gel buraya!" yüzü ve üzeri sırılsıklam olmuş olan Jisung da mutfağa giriş yaptığında Felix hızlıca sandalyede oturan Minho'nun arkasına geçip hafifçe çökmüştü. Başını Minho'nun sağ tarafından uzatıp dil çıkardı Jisung'a. "Uyanmadın ne yapayım? Hadi otur bak kahvaltı hazırladım size."

Behind The Light | MinlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin