İki parmağının arasındaki sigarayı dudaklarına usulca götürürken arabaya yaklaşan Ryuunosuke'yi gördüğünde ifadesini değiştirmedi Atsushi. Sarıdan mora geçen gözleri siyah saçlı gencin üstünde geziniyordu. Belli ki koşarak gelmişti Ryuu. Siyah pantolon ve aynı renkteki siyah gömleğiyle, saçlarındaki anlamsız beyaz tutama uyum sağlayan gri paltosuyla ve dokunmayı pek istemediği silahıyla birlikte fazla şık ve etkileyici görünse de hazırlanmakla pek vakit kaybetmemişti.
"Beni aşağı inmeden önce çağırmanız daha iyi olmaz mı? Beni her seferinde beklemeniz... İnsanları bekletmek kötü bir şeydir Efendim." Siyahlı genç nefesini toparlayıp konuştu. Resmi oluşu da yanlarındaki şoförden kaynaklıydı. Atsushi önce dumanı üfledi ve elindeki yarım sigarayı yere attı.
"Bunu düşünme, sonuçta ben böyle yapmak istiyorum." derken botlarının kalın tabanıyla izmariti eziyordu. Ryuunosuke normalde de sevmezdi sigaranın kokusunu, her ne kadar Atsushi'nin içtiği sigaradan o kadar ağır bir koku gelmese de bir anlığına eliyle usulca burnunu kapatmıştı. Atsushi'nin kaşlarını çattığını, arabaya ilerlediği için görememişti.
Arabanın içindeki sessizliği yolun yarısında Ryuunosuke bozmuştu.
"Nereye gidiyoruz?" Genç lider göz ucuyla korumasına baktı.
"Ceasar Otel. Otelin sahibi sadece otel işletmekle kalmıyor, yeraltı dünyasında da bazı değerli eşyaları kaçırıp onları gizlice satıyor." Kaşlarını çattı. "Ve en son da Liman Mafya'sının başka ülkelerden getirttiği kaliteli koleksiyonları ele geçirmeye çalışmış."
"Anlıyorum." diye mırıldandı siyah saçlı genç. Gerçekten, cesaret ve aptallık bazen karıştırılıyordu. En ufak bir hata, resmen bir zincirle ölümü peşinde sürüklüyordu.
Çok uzun sürmemişti otele varmaları. Gerçekten lüks olduğu belliydi, fazlasıyla gösterişli oluşu Ryuunosuke'yi biraz etkilemiş olabilirdi. Yine de e dikkatinin dağılmasına izin vermeyerek Atsushi'yi takip etti ve birlikte Atsushi'nin öncülüğünde bir odaya girdiler. Karşılarında buraya gelme sebepleri duruyordu, Ceasar Otel'in sahibi.
Atsushi ve otel sahibi konuşurken Ryuunosuke odayı ve odadakileri inceliyordu. Sadece üç tane koruma duruyordu odada. Ya Atsushi geleceği için fazla hazırlanmamıştı ya da Liman Mafyası'nı ciddiye almıyordu. Ama birinci olasılık Ryuunosuke için daha gerçekti. Dikkatini tekrar adamın o alaycı sesine verdi.
"Yani bizim, Liman Mafya'sının mallarını çaldığımızı mı söylüyorsunuz?" Elindeki kadehi kabaca tutarken kahkahayla karışık sormuştu yabancı adam. Otel sahibiydi bu. Odadaki diğer üç kişi -kendi koruması bile- onun görgüsüz veya ciddiyetsiz olduğunu düşünmeden edemiyordu.
"Emin olmak istiyorum." Atsushi daha saygılı ve anlaşılır konuştuğunda adam sanki utanmış gibi boğazını temizledi ve kadehini masaya bırakarak kaşlarını çattı.
"Bay Nakajima, böyle çocuksu işlerle uğraşmasak daha iyi olabilirdi aslınd-"
"Çocuksu işler? Size herhangi bir iş için ayrım yapmanızı söylemedim." Sarılı-morlu gözleri pusluymuş gibi bakıyordu, en ufak bir harekette saldırmaya hazır gibiydi. "Size dediğim şey yeterince açıktı, yoksa anlamadınız mı? Bana depoyu gösterin." Otel sahibinin kaşlarını çatılmıştı, tek elini hafifçe kaldırdı ve parmaklarıyla ufak bir ses çıkarttığında koruması aniden belindeki son model olmasa da yeni denilebilecek silahı çıkartmıştı. Onu kullanacak gibi durmuyordu, sadece göz dağı vermekti amacı. Namlunun ucunu Atsushi'ye doğrultsa da parmağı tetiğe olabildiğince uzaktı.
O anda, Ryuunosuke nefesini tutmuştu birkaç saniyeliğine. Bedeni ondan istemsizce hareket ederek kendi silahını çıkartmıştı. Belki de koruma olarak ilk görevini yapıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Yaşam Uğruna - ShinSoukoku
FanfictionRyuunosuke Akutagawa, kız kardeşi Gin ile yaşayan ve ona bakmak için garsonluk yapan bir gençti. Patrondan parasını isteyeceği gün, patronunun Gin'e olan sapkın düşüncelerini duyduğu anda öfkesine yenik düşen Ryuunosuke onunla kavga etmişti. Bu kavg...