Üç yıl sonra/Atsushi on altı yaşında.
Acı haber, Mafya'daki her üyeyi kederle sınıyordu. En çok da Atsushi bu keder ve çaresizlik denilen duyguların içinde batıyordu. Yağmurlu bir gündü, yine de cenaze töreni ertelenmedi.
Küçük kızın ölümü, akıllardan asla silinmedi.
Atsushi cenaze töreni bitip herkes dağılmaya başladığında bile mezarın yanında oturdu. Önünü bile göremiyordu, sadece mırıldanıyordu.
"Kyouka..." Kız kardeşinin artık yaşamadığını biliyor ama onun adını ağzından düşüremiyordu. Gözlerin yaş akamıyordu, ama en ufak bir dokunuşta bile yıkılıp kalırdı. Yağmur damlaları yanaklarından aşağı süzülürken o hâlâ mezarın yanında oturuyordu. Duyduğu adım seslerinin gerçek olup olmadığını bile anlamamıştı.
"Atsushi, kalk lütfen." Shou nazik bir tonda mırıldandı. Ah, herkesin sevdiği o küçük kız artık aralarında yoktu. Bu durum en az Haru'yu etkilese de onu üzen şey Atsushi'nin gözlerinin önünde mahvoluşuydu.
Atsushi kafasını kaldırdı ve ikiliye baktı. Gözleri titriyordu, ağlamamak için mücadele veriyordu. Bu yüzden Haru ve Shou ona dokunmadı. Atsushi zar zor ayağa kalktı ve yavaş adımlarla arabaya ilerledi. Shou ve Haru da ona eşlik etti.
Dönüş yolunda Atsushi hiç konuşmadı. Haru ve Shou onun iki yanına geçip onunla konuşmak istediler ama o sadece susmuştu. Departmanda ulaşınca da direkt odasına çıkmak ve yalnız kalmak istediğini söyledi. Ama ikili, onu takip etti.
"Neden peşimden geliyorsunuz?" Atsushi zar zor mırıldandı, yalnız kalmak istediğini söylemesine rağmen Shou ve Haru odasına gelmişti. Shou bir elini Atsushi'nin omzuna koydu, bu ufak dokunuş bile Atsushi'nin daha çok titremesine ne gözlerinin daha da sulanmasına sebep oluyordu.
"Atsushi, güçlü olduğunu biliyorum. Ama ağlamamak için tutma kendini, çünkü ağlarsan zayıf görünmeyeceksin." Bir ağabeymiş gibi seviyordu Shou Atsushi'yi, onun için kardeşten farkı yoktu. Atsushi bunu hissettikçe nefesi daha da düzensizleşti ve en sonunda Shou ona sarılınca tüm savunması yıkıldı.
Yüzünü Shou'nun omzuna gömse de hıçkırıkları ve ağladığına dair tüm sesler odada yankılanıyordu. İkisi de ilk defa onun ağladığını görüyorlardı. Shou dudaklarını birbirine bastırdı, ne söyleyebilirdi ki?
Kaç yaşında olursa olsun, her insan sevdiği kişiyi kaybetmek için küçüktür.
Atsushi'nin sesi yavaş yavaş kısılmaya başlamıştı. Hıçkırıkları arasında boğuluyor gibiydi daha çok. Ama bu durumda bile kendini toparlamaya çalışıyordu. Shou yavaşça geri çekildi.
"Dinlen biraz." Duraksadı, kendisi bir mafya vârisi olarak birçok ölüm görmüştü ama asla yakından sevdiği birinin öldüğünü kendi gözleriyle görmemişti. Bu yüzden de tavsiye veremiyor, ama Atsushi'nin üzüntüsünü anlayabiliyordu. Ardından Haru ile birlikte usulca odadan çıktılar.
"Bunu kimin yaptığı çok belli, değil mi?" Haru, odadan yeterince uzaklaştıkları zaman fısıldadı. "Euyo denilen alçak herifler..."
"Atsushi bunu şimdilik bilmemeli, gerçi fark etmiş bile olabilir." Shou iç çekti. "Kyouka... Nasıl böyle oldu, anlamıyorum." Haru, o küçük kız için üzülen Shou'ya baktı.
Kendisi de üzgündü ama neden olduğunu çözemiyordu. Üç yıldır tanıdığı o sevimli ve neşeli kıza mı üzgündü? Yoksa o kız için kendini hırpalayan ve on bir yılını boşa harcamış olan nadide parçasına mı? Düşüncelerini reddeder gibi kafasını iki yana salladı ve Shou ile yürümeye devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Yaşam Uğruna - ShinSoukoku
FanfictionRyuunosuke Akutagawa, kız kardeşi Gin ile yaşayan ve ona bakmak için garsonluk yapan bir gençti. Patrondan parasını isteyeceği gün, patronunun Gin'e olan sapkın düşüncelerini duyduğu anda öfkesine yenik düşen Ryuunosuke onunla kavga etmişti. Bu kavg...