-9-

29 3 24
                                    

Beşinci silah ateşlenme sesi de geldikten sonra bir sessizlik kaplamıştı ortalığı. Ah, silahtaki mermiler bitmişti. Neyse ki hedefleri de vurmayı başarmıştı siyah saçlı genç.

"İşte böyle! Gün geçtikçe daha da iyi oluyorsun Ryuunosuke." Michizou Tachihara'nın övgüleriyle kendini fazla şımartmadan silahı ona uzattı Ryuunosuke.

"Sanırım bugünlük silah atış eğitimi bu kadardı, yanılıyor muyum?" Ellerindeki eldivenleri çıkartırken sakince cevabını bildiği soruyu sordu. Eldiven takıyordu çünkü barut kokusunun antrenman sırasında eline geçmesini istemiyordu.

"Evet, şimdi dinlenebilirsin. Otuz beş dakika sonra geri geleceğim. O zaman diğer eğitimlere devam edeceğiz." Michizou her zamanki rahat tavrıyla hatırlatma yaparak Ryuunosuke'yi eğitim alanında yalnız bıraktı. Sessizce yere oturan Ryuunosuke, arkasında hissettiği bir yoğunlukla irkildi. Kafasını çevirdiğinde gelen kişinin Atsushi olduğunu görmüştü.

"Neden bu kadar şaşırmış gibi bakıyorsun?" Atsushi alaycı şekilde sordu. "Merak etme, seni yemeyeceğim. Sadece canım sıkıldığından seni kontrol edeyim dedim."

"Ah, hayır, şaşırmadım. Sadece fazla sessiz geldin." dedi Ryuunosuke bir süre sonra. Atsushi iç çekti ve Ryuu gibi yere oturdu. Ryuunosuke onun yanında biraz daha rahat hissediyordu.

"Gin'in durumu eskiye kıyasla daha iyiye gidiyormuş. Doktorlar onun için artık daha da umutlu olduklarını söylediler." Atsushi'nin aniden verdiği haberle sevinmişti Ryuunosuke. Verdiği nefes rahatladığını gösteriyordu.

"Atsushi, sana teşekkür borçluyum. Gerçi bu bile yetersiz görünüyor ama," Ryuunosuke mırıldanır gibi konuştu. Atsushi kafasını çevirdi ve gözlerini Ryuunosuke'ye sabitledi.

"Ben sadece onun durumunu takip ediyorum. Bu kadar minnettar mısın? Eğer teşekkür edeceksen, doktorlara et."

"Hayır, sana da teşekkür etmeliyim. Patron ile kavga ettikten sonra geldiğiniz zaman... Gerçekten korkunçtu ve Gin'e zarar vereceksiniz sandım. Ama şu anda onun durumunu takip edip bana söylüyorsun." Ryuunosuke hafifçe gülümsedi. Atsushi bir süre onun yüzünü inceledikten sonra iç çekti. Önüne baktı.

"Teşekkür etme, ben de neden yaptığımı bilmiyorum. Aslında oraya gittiğim zaman seni ve kız kardeşini görmeyi bile beklemiyordum. Sadece Hinami'ye bir şey oldu sandım." Durdu ve kendini geriye bırakırken kıkırdadı. "Ama o herifi dayak yemiş şekilde görmek harikaydı!" İlk defa Atsushi'nin kıkırdadığını fark ediyordu Ryuunosuke. Ayrıca yerde çimenlere uzanmış şekildeyken de çok şirindi.

Eğer bir an için mantığını ve bulundukları konumu göz önünde bulundurmasaydı onu öpebilirdi Ryuunosuke. Yutkundu ve bu uygunsuz -daha doğrusu ona göre imkansız- düşüncelerini aklından çıkarmaya çalıştı. Bakışlarını Atsushi'nin üstünden çekti, Atsushi bunu fark etti ama bir anlam veremedi.

"Neyse, ben artık gitmeliyim." diye homurdandı uzandığı yerden doğrulurken. "Eğitimde başarılar dilerim, Akutagawa. Daha sonra görüşürüz." Atsushi oturduğu yerden kalkmadan önce Ryuunosuke farkında olmadan onun kolunu tutmuştu. Atsushi bunu beklemiyordu, bu yüzden biraz şaşırmış şekilde baktı Ryuunosuke'ye.

"Ah." Ryuunosuke neden bunu yaptığını bilmediği için bir bahane üretti. "Bir daha ne zaman sizinle göreve çıkacağım?"

"Hah. Sana tam bir tarih veremeyeceğimi söylemek zorundayım, Akutagawa." Atsushi hafifçe sırıtırken söyledi. "Bu kadar hevesli miydin?" Ryuunosuke utanarak elini çektiğinde Atsushi ayağa kalktı ve kıkırdayıp eğitim alanından ayrıldı.

"Tam bir aptalsın, Ryuunosuke Akutagawa!" diye kendine kızıyordu Ryuunosuke. Eline baktı, az önce Atsushi'ye bir şey söylemek gibi bir amacı bile yokken yaptığı o hareket... "Aklın nerede, Akutagawa?"

Bir Yaşam Uğruna - ShinSoukokuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin