Olayları derinlemesine işleyip karakterlerin duygu ve düşüncelerini okumaktan memnun musunuz, yoksa daha hızlıdan mı devam etmeliyim?
Şehzade'nin dairesi / Sezin'in gözünden
"Raziye'nin sonunda mutlu olmasına sevinebildim. Eminim ki bu izdivaç hayırla sonuçlanacak." diyerek ümit verici bir şekilde Mustafa'nın elini okşadım. Karşılık olarak belime sardığı kollarını kendine çekerek beni göğsüne bastırarak alnıma bir buse bıraktı.
Geçen süre içinde Şehzade yokluğumun ardından gelişen hadiseleri açıklamıştı. Özellikle Raziye ile Sinan evliliği ve sefer hazırlığı hakkında konuşmuştu. Lakin paşadan öğrendiğim veliahtlık konusundan hiç bahsetmemişti. Şüpheyi üzerime çekmemek için konudan bahsetmemiştim lakin olayı onun gözünden de anlamam icap ederdi.
Yatağın üstünde doğrularak konuştum
"Daireye girdiğinde canın sıkkın gibiydi, sefer hazırlığı seni tedirgin etmiyor değil mi?" dememle şehzade konuşmak istemediğini belli ederek gözlerini devirdi.Tıpkı paşanın bana yaptığı gibi konuşup konuşmamaya karar vermek için devirdiği gözlerini simamda gezdirdi. Ne kadar sadece manevi babası olsa da kendi babasından çok ona babalık yapmış olan Paşayla pek benzedikleri aşikardı. Şehzade hünkarı değilde Paşayı babası olarak gördüğünü, bu yüzden bu kadar yakın olduklarını anlayabiliyordum. Zira bir zamanlar bende babamın yerine amcamı koyuyordum.
Aklımdakiler şehzadenin düşünceli sesi ile kayboldu
"Hünkarımız Kardeşim Selim'i veliaht olarak seçti, benim yerime. Selim hanedana ihanet etmiş olsa da Hünkarımızın gözünde benden daha kıymetli olduğunu anladım.""Veliaht seçilmesi onun bir sonraki Padişah olduğunu gösteriyor. Buda senin ve kanındakilerinin ölüm fermanını duyurmakla eş değer Mustafa." cümlelerimi söylediğimde sanki ilk defa duymuş gibi inandırıcı olmaya çalışırken aynı zamanda konuştukça boğazım düğümlenmeye başlamıştı.
"Ne kadar aynı anadan doğmasakta Selim merhametsiz değil Sezin. Ben nasıl ona kıymazsam o da bana kıymayacaktır. Beni düşündürten mesela Hünkarımızın beni neden, ne ve kim için gözden çıkarmış olmasıydı."
Şehzadenin gereksiz merhametine ne kadar saygı duymaya çalışsamda anlam veremiyordum, yada kendi ailemde görmediğim için "gereksiz" diyebiliyordum. Lakin şehzade kardeşine karşı ne kadar büyük bir güven duygusu duyuyor olsada bu güven duygusunu aklına girerek kırmam icap ederdi. Zira ben yapmasam başkaları benden önce davranarak iki kardeşin arasına girecekti.
"Sen istediğini deme hakkına sahipsin lakin Hürrem Sultan'ın o kadar basit bir kadın olduğunu düşünmüyorum. Eminimki bu olayda da onun parmağı vardır. Aşkını kullanarak kendi çıkarları doğrultusunda Hünkarı kullanıyor. Şehzadesinin veliaht olmasıyla iyice kudretli hale geldi zaten. Bana el kadırırkenki cüretini burdan alıyor demek." dedim ve başımı iki yana salladım.
Şehzadenin bana olan güveninden tam olarak emin olmadığım için duruma göre kardeşi konusunda sesimi çıkarmamak en iyisiydi fakat bu olayı lehime çevirmeyeceğim anlamına gelmiyordu. Mustafa ne kadar kardeşine düşkün olsa da kardeşinin validesine kin besliyordu. Bu dediklerim sayesinde de Hürrem Sultan'ın bana el kaldırmaya çalıştığından haberdar olmuştu.
Bana kızgınlıkla karşı çıkmaya çalışan şehzade son sözlerim ile geri çekildi. Anlamaz bir tavırla sual etti
"Hürrem sana el mi kaldırdı?"...
Saruhan Sancağı
Raziye Sultan'ın ve de Şehzadenin payitahta gidişi ile Sancağın başında kimse kalmamış, kalfalar ve harem ağası sancağın haremini idare ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CİHÂN
Historical FictionTaht uğruna yıllarını feda eden, Osmanlı İmparatorluğuna sığınan bir Han kızıydı. Sığındığı ülkenin Şehzadesine meftun olacağından kendisi bile beklemezken, Asil kanından gelen cesareti ile Şehzade Mustafa'sı için gerekirse o asil kanını dökmeye yem...