11 ┆ Sezin

234 12 3
                                    

Olca'nın dairesi / Olca'nın gözünden

Sedirin üstüne kurulup soluklanmaya çalıştım. Yaşanan şeyleri idrak etmekte zorlanıyordum. Şehzade ve Sultanın hastalıkları benim ne kadar lehime olsa da mutlu olamıyordum. Zira onlar daha çocuk bile değiller bebeklerdi. Özellikle Sahra Sultan'ın kaybına üzülüyordum.

Aklıma İbrahim Paşamın yazdığı mektup gelince ayaklanıp sedirin örtüsünü kaldırdım ve mektubu çıkarıp okumaya başladım. Gerçi okunacak bir yanı yoktu çünkü mektupta sadece iki kelime yazıyordu.

"Elçi geldi."

Keşke diye geçirdim içimden, keşke Mustafa'nın dairesine gitmeden önce bu mektubu okusaydım. Belki o zaman orada şok geçirmezdim.

Ellerim amcamdan gelen mektubu ararken mektubu şehzadenin beni terasa çıkarmasıyla terasın üstündeki mermer sephada bıraktığım aklıma geldi. Malum, gece bizim için pek ağır geçmişti..

Şimdi bu vaziyette Şehzadenin dairesine girip mektubu alamayacağım için geceyi beklemekten başka çarem yoktu. Ben ayakta boş boş bunları düşünürken Nilüfer konuştu.

"Hasekim?"

Bana seslenmesi ile afallamış bir şekilde Arkamı döndüm
"Söyle Nilüfer?"

"Şey, bilmeniz icap eder diye söylemek istedim. Ayla Haseki Sultan'ın çocukları Sahra Sultan ve Şehzade Mehmet maalesef çiçek hastalığından dolayı öldüler. Saraydaki herkesi kontrol edicekler. Hekimlere sordum ama sizin muayene olmanızı gerektirecek bir durum yokmuş." dedi

Sahra Sultan'ın öldüğünü biliyordum ama Şehzade Mehmet'in ölümünü Nilüfer'in ağzından işitmiştim. Genede olanları ilk defa duymuşum gibi davranmaya çalıştım.

Ne kadar yanlış olsa da Ayla'nın karşısına geçip kahkaha atmak isterdim. Şehzadem Şehzadem diye tutturan kadın yerle bir olmuştu. Şimdi ne yapacaktı? Zaten Mustafa'm onu çağırmaz olmuştu. Bundan sonra yüzüne bile bakılmazdı. Artık onun kibirli sıfatını görmeyeceğim için de rahatlamıştım.

...

Hürrem Sultan'ın dairesi/ Hürrem Sultan'ın gözünden

"Sultanıım.." diyerek mutlu bir eda ile önümde eğildi Sümbül

"Ne varsa uzatmadan söyle Sümbül. Bugün asabım bir bozuk."

"Sultan'ım, sonunda Sümeyye Hatun dileğinizi yerine getirdi. Şimdi Saruhan'ı öyle bir telaş almıştır ki"

Sinirli halimden bir anda eser dahi kalmamıştı. Sonunda Sümeyye denen aşufte istediğimi yerine getirebilmişti. Ayla denen kölenin yıkılışını kendi gözlerimle bizzat görmek isterdim.

Elimde kalan tek kişi Olca denen Bükeydi. Onunla da hiç uğraşmadan kurtulmuştum. Hatun birkaç güne Saruhan'dan yola çıkacaktı. Ne yapıp ne edip Süleyman'ın aklıyla oynamalı o hasekiye karşı taraf değiştirmesini sağlamalıydım. Zaten aylardır gebe kalmadığından kısır olduğu söyleniliyordu. Hamile olması imkansızın da ötesindeydi. Burda kalması için tek bir sebebi dahi yoktu anlaşılan. Ondan da kurtulursam şehzademin önü bir hayli açılırdı. Zira şehzademin tahta çıkmasıyla asıl kudretli günlerim başlayacaktı..

Eğer Olca denen züppeyi çabucak göndermek istiyorsam işime erkenden başlamam gerekirdi. Hünkarımın yanına gitmeliydim. Kırmızı gül işlemeli kaftanımı getirmesi için Esma Hatunu çağırdım. Eğer Süleyman'ın zihnini bulandırmak istiyorsam hep önceden ince bir hazırlık yapardım, şuan yaptığım gibi.

CİHÂNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin